in: Pandora'nın Kutusu Açıldı: Soğuk Savaş Sonrasında İç Çatışmalar ve İç Savaşlar, E. Çıtak,E. K. Sönmez,G. Turan, Editor, Palme Yayın Dağıtım, Ankara, pp.195-210, 2021
Tarihsel seyri itibariyle günümüze kadar yaşanan trajedi ve zorluklar Sudan’ı Afrika’nın zor coğrafyalarından biri haline getirmiş ve kıtadaki diğer örneklerinde olduğu gibi olumsuz gelişmelerle birlikte gündemde kalmasına neden olmuştur. 1989 öncesi coğrafyanın karşılaştığı zorluklar ve gelişmeler çok boyutlu bir çıkmazın Sudan tarihi için de öngörülebilir olacağını gözler önüne sermişti. Bugüne kadar geçen süre zarfında, ağırlıklı olarak Müslümanların yaşadığı Kuzey ile Hıristiyanların yaşadığı Güney arasındaki iç savaş Sudan’da sürekli bir olağanüstü hali ortaya çıkardı. Çatışma ve olağanüstü durum esas olarak hükümetin güney eyaletlerine büyük miktarda özerklik veren Addis Ababa Anlaşması’nı bozma kararı üzerine sürdürülmüştür. Hükümet, Sudan’ın tamamına yeni yasalar getirmeye çalıştığında güney birlikleri isyan etmişler ve uzun yıllar sürecek olan, kuzey ile güney sınırındaki saldırılar Mavi Nil ve Nuba Dağları gibi kritik bölgelere de taşarak süreci çıkmaza sokmuştur.
Kuraklık, kıtlık ve daha da şiddetlenen çatışmalar neticesinde yüz binlerce Sudanlı, hükümet ile Sudan Halk Kurtuluş Ordusu (SPLA) isyancıları arasında kalarak hayatını kaybetmiş ya da yurtlarından olmuştur. Dönemin Devlet Başkanı Gaafar Nimeiry devrilip yeni bir hükümet kurulduğunda SPLA ile Sudan’daki birkaç siyasi parti arasında müzakereler gerçekleşirken dahi çatışmalar devam etmiştir. Bu gelişmeler ortak kaderi paylaşan bölge ülkeleri gibi Afrika’da başta insan hakları olmak üzere büyük bir trajedinin yaşandığı yeni bir coğrafyayı tarih sahnesine eklemiştir.
Sudan’ın bütünündeki çatışmalar sadece Kuzey ve Güney eksenli olarak gündemi meşgul etmemiştir. Batı Sudan’daki Darfur bölgesi de çözümü zor bir alan olarak coğrafyayı zorlayan iç çatışmanın başka bir örneğidir. Darfur’daki çatışmalar 2003 yılında, isyancıların Batı bölgesinin ve Arap olmayan nüfusun umursanmadığı iddiaları ile hükümete karşı başlatılmıştır. Bu tepkiye karşı hükümet, Darfur’daki isyancılara karşılık vermek için Janjaweed (ya da bilinen adıyla Jingaweit) olarak bilinen Arap milislerini desteklemiş ve askeri olarak yardım etmiştir. Ancak milisler bölgedeki sivillere de şiddet uygulamaya başlamış ve uluslararası yardım/gözlem kuruluşlarının ihtiyaç duyulan yiyecek ve tıbbi malzemelerinin ulaşımını engellemiştir. 2004 ateşkesine ve ardından Afrika Birliği (African Union-AU)’nin askeri varlığına rağmen, 2007 yılına kadar süren çatışma ve ortaya çıkan insani kriz yüzbinlerce insanın ölümüne ve iki milyondan fazla insanın göçüne sahne olmuştur. 31 Temmuz 2007’de Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, AU ile birlikte var olan misyonun yerini almak üzere BM-AU barışı koruma misyonu olan UNAMID’i oluşturmuştur.
Farklı şekillerde sürekli bir iç çatışmanın gündem oluşturduğu Sudan coğrafyasında geleceğe dönük bir tasvir zor gibi gözükmektedir. Bu bölümün amacı da bölgedeki çatışmaların dinamiklerini bugün geldiği nokta itibariyle analiz etmektir. Eski büyük Sudan’ın Kuzey ve Güney Sudan olarak ayrılmasının üzerinden çok geçmeden ülke yeni çatışmalara kapı aralamıştır ve bölgeyi insan hakları, ekonomi-politik, gelişme ve kalkınma gibi hususlar üzerinden analiz etmek oldukça zor görünmektedir. 2005 yılındaki Kapsamlı Barış Anlaşması’nı müzakere etmeye yardımcı olmak için yıllarca süren uluslararası çabalar ve daha sonra Kuzey ile Güney arasında adil olmak için gösterilen çabalar boşa çıkmış gibi görünmektedir.
2011 yılına gelindiğinde Güney için Kapsamlı Barış Anlaşması ile öngörülen referandum, bölünme lehine ezici bir oylama ile sonuçlanmıştır, fakat Kuzey ile müzakere edilmesi gereken konular başarı ile sonuçlanamamıştır. Sonuç olarak da Güneyin taleplerinin yerine getirilememesi üzerine çatışmalar tekrar patlak vermiştir. Petrol uzun zamandır iki bölge arasındaki çatışmaların ana itici unsurları arasındadır ve Sudan coğrafyasındaki petrolün yaklaşık olarak %75’i Güneyde yer aldığından Kuzeyi daha az bir gelirle bırakacak yaklaşım çatışmaları körüklemektedir. Gerek paylaşım sorunları gerekse Darfur üzerinden yaşanan sorunlar analizi zor konulardır ve her bir tarafın kendine göre haklı nedenlerinin olduğunu varsaymak birçok çalışma için de en kestirme sonuç olarak göze çarpmaktadır. Bu bölüm kapsamında vurgulanan süreçler ve dinamikler her bir başlıkta ayrı bir çalışmada detaylandırılabilecek geçmişe sahiptir.