11. İstanbul Güvenlik Konferansı (İGK), İstanbul, Türkiye, 27 - 28 Kasım 2025, (Yayınlanmadı)
DOST–DÜŞMAN AYRIMININ ONTOLOJİSİ
KARŞINDA “JUS COGENS”İN ÇÖKÜŞÜ:
ULUSLARARASI POLİTİKADA “KUVVET
KULLANMA YASAĞI”NIN TEDRİCİ ÖLÜMÜ
Özet
Uluslararası ilişkilerde kuvvet
kullanma yasağı, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 2(4) maddesi ile modern
uluslararası hukukun “jus cogens” normlarından biri olarak kabul edilmiştir.
Ancak bu normun hukuki bağlayıcılığı ile uygulanışı arasındaki uçurum, 1945’ten
bu yana çağdaş uluslararası düzenin en çarpıcı çelişkilerinden birini teşkil
etmektedir. Normatif düzeyde “yasak” olarak formüle edilen kuvvet kullanımı ve
kuvvet kullanma tehdidi, pratikte meşru müdafaa, siyasal meşruiyet, güvenlik
söylemleri, insani müdahale gerekçeleri veya terörle mücadele stratejileri
aracılığıyla yeniden tanımlanmakta ve sıklıkla ihlal edilmektedir. Bu durum,
uluslararası hukukun normatiflik ve evrensellik iddiası ile uluslararası politikanın
güç temelli işleyişi arasındaki yapısal gerilimi açığa çıkarır.
Hukuk felsefesi ve Uluslararası
İlişkiler felsefesi açısından bakıldığında, “kuvvet kullanma yasağı”nın sürekli
ihlali, uluslararası hukukun “pozitif” düzeninin “fiili” düzen karşısındaki
kırılganlığını ortaya koymaktadır. Bu çerçevede uluslararası ilişkilerde özellikle
“jus cogens” nitelikte normların varlığı ile uygulanabilirliği arasındaki fark,
Hans Kelsen’in “Normlar Hiyerarşisi Kuramı” ile Carl Schmitt’in “istisna hali” ve
“dost–düşman ayrımı” kavramları ışığında yeniden değerlendirilebilir.
“Normlar Hiyerarşisi Kuramı”
açısından bakıldığında, “kuvvet kullanma yasağı”, uluslararası hukukun en üst
basamağında yer alan “jus cogens” normlarından biri olarak teorik bir üstünlüğe
sahiptir. Ancak normatif düzende en üstte konumlanması, onun fiili düzen
içerisinde mutlak biçimde uygulanacağı sonucunu doğurmamaktadır. Zira, politik
pratikler ve alt düzey normlar, üst normun bağlayıcılığını dolaylı yollarla
aşındırabilir, sınırları yeniden tanımlayabilir. Bu durum, “normlar hiyerarşisi”nin
yalnızca soyut bir hukuki yapı olarak kalabileceğini, fiili politik süreçler
karşısında kırılgan bir dengeye sahip olduğunu gösterir. “İstisna hali” kavramı
bağlamında ise, “kuvvet kullanma yasağı” uluslararası düzenin kırılma
noktalarında askıya alınabilen bir norm konumuna sürüklenmektedir. Böylece “kuvvet
kullanma yasağı”, “jus cogens” niteliğine rağmen, egemen devletlerin olağanüstü
koşulları tanımlama ve bu koşullar altında normu askıya alma yetkisi sayesinde,
“istisna” anlarında fiilen hükümsüz hale gelmektedir. Bu sonuç, “jus cogens” normun
mutlaklığı iddiası ile politik egemenin sınırsız karar yetkisi arasındaki temel
gerilimi açığa çıkarmaktadır. Son olarak, “dost–düşman ayrımı” perspektifinden
değerlendirildiğinde de, “kuvvet kullanma yasağı” uluslararası politikanın asli
belirleyeni olan politik karşıtlıkları ortadan kaldırmakta yetersiz kalmaktadır.
Egemen devletler, kimin “dost” kimin “düşman” olduğuna karar verme yetkisini
elinde tutarak, yasağın uygulanacağı veya askıya alınacağı “istisna” anlarını
belirlemektedirler. Böylece “jus cogens” niteliğine rağmen “kuvvet kullanma
yasağı”, uluslararası politikanın dost–düşman eksenli karar süreçleri içinde
egemenlik iddiasının bir aracı haline gelmekte, kendisinden beklenenin tersine
bir sonuç doğurmaktadır.
Bu bildiri, uluslararası hukuk ile
uluslararası politikanın kesişimindeki temel “norm” ile “gerçeklik” arasındaki
bu süreğen ayrışmanın, çatışmanın ve kalıcı ikilemin ontolojik ve felsefi
temellerini sorgulamayı amaçlamaktadır.
Anahtar kelimeler: Kuvvet kullanma yasağı, Normlar
Hiyerarşisi Kuramı, Dost-düşman ayrımı, İstisna hali