Nobel Yayınevi, Ankara, 2021
Uluslar her ne kadar modern zamanların tek tip toplumsal
siyasal örgütlenme formu ise de, dünya uluslarının neredeyse her birinin ayrı
bir uluslaşma hikâyesi, tarzı ve yolu vardır. Bununla birlikte ulus-inşa
süreçlerini milliyetçiliği de tetikleyen tecrübeler bağlamında kabaca altı
başlık altında incelemek mümkündür. Bunlardan ilki din adamı ile tüccarın
öncülüğünde bir toplumsal iç gerilim, savaş, mücadele, rekabet, toplumsal
iletişim, diyalog ve nihayet istikrarlı bir barış tesis edilmesi aşamaları
sonucunda kurumsallaştırılan vatandaş-devlet bağı ve ilişkisi anlamında bir
uluslaşmadır. Bu ilk örnek daha çok ulus-inşasının sivil yollarla meydana gelen
türüdür ve öncelikle Kuzey-Batı Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da kendini
göstermiştir. Özellikle İngiltere ve Fransa bu ilk örneğin öncülerinden
sayılabilir.
İkinci tür ulus-inşa süreci iç toplumsal gelişmelerin yanı
sıra komşu devletlerin tehdidi altında şekillenmiştir. Avrupa’da Napolyon liderliğinde
Fransızların tehdidiyle Almanlar, Almanların tehdidiyle Polonyalılar,
İspanyolların tehdidiyle Hollandalı ulus inşa süreçleri bu ikinci tip ulus-inşa
süreçlerine örnek gösterilebilir. Avrupa’daki büyük topluluklardan İtalyanlar
ve İspanyolların uluslaşması da tümüyle iç sivil toplumsal gelişmeler ile komşu
devletlerin tehditleri altında gelişmiş, çevredeki gelişmelerden etkilenerek
şekillenen üçüncü bir tip ve Avrupa’ya özgü uluslaşma diyalektiğinin örnekleridirler.
Avrupa’daki diğer örneklerin çoğu bu üç önemli uluslaşma tipolojisinin
gölgesinde gelişen çevresel etkilerin ve yayılma etkisinin ürünü uluslaşmalardır.
Yani Avrupa tipi tek bir ulus-inşa sürecinden bahsetmek çok mümkün değildir.
Dördüncü bir tip ulus-inşa süreci beklenebileceği üzere
saldırgan, mandacı ve dominyoncu büyük göçlere karşı ulusal bağımsızlık, onur
ve itibar savaşı veren Türkiye gibi toplumların başını çektiği ve örneğini
sunduğu ulus-inşa sürecidir. Birçok açıdan Çin, İran ve Japonya gibi ülkeler de
bu gruba konulabilir.
Beşinci tip ulus-inşa süreci müstemleke ülkelerinin uzun
on yıllar belki yüzyıllar boyunca sömürge altında kaldıktan sonra, sömürgeci
güçlerle geliştirdikleri özel ilişkiler sonucu bağımsız ulus-devletlerini
kurdukları ve uluslarını inşa ettikleri tipolojidir. Ne var ki, bu tipoloji
kendi içinde iki alt tipolojiye ayrılmak durumundadır. Bunlardan ilki sömürgeci
güçlerle kıran kırana güç mücadelesi vererek ve doğrudan savaşarak
bağımsızlığını elde eden ülkelerin örneğini sunduğu ulus inşa süreçleridir. Bu
grubun içine Cezayir ve Pakistan gibi ülkeler konulabilir. Bu grubun ikinci alt
tipolojisinde ise, sömürgeci güçlerin daha çok İkinci Dünya Savaşından dolayı
kendi evlerinde başları darda ve dertte olduğu için istemeden de olsa yumuşak
anlaşmalarla ve ufak sıyrıklarla ama görünürde sömürgeci devletin lütfuyla bağımsızlığını
elde eden, bu bağımsızlığı özel anlaşmalar sayesinde eski ilişkileri yumuşak
bir şekilde sürdürmeye devam eden ülkelerin ulus inşa süreçleri bulunmaktadır. Bu
ülkelerin içine Avustralya, Yeni Zelenda, Hindistan, Filipinler, Endonezya ve
Malezya gibi ülkeler konulabilir. İngiliz Milletler Topluluğu bu yumuşak
geçişin, anlaşmanın ve özel ilişkilerin somut tezahürlerinden biridir.
Devletlerin ulus-inşa süreçleri temelde milliyetçiliğin
de kaynağı olan bu altı tipolojinin gölgesinde oluşur. Milliyetçiliğin
gelişimini tetikleyen olaylar birçok toplum için onların kendi tarihi, sosyal
ve kültürel fay hatlarıdır. Her toplum geleceğini ve bu arada ulusunu bu fay
hatları boyunca ve tabir caizse travmalar üzerinden kurgular, tasarımlar ve
tatbik eder. Hepsinde devlet eliyle yapılan kamusal mecburi eğitim, tarih
yazımı faaliyetleri, milliyetçi dil politikaları, basın-yayın faaliyetleri,
çeşitli propagandalar ulus-inşasının ana gövdesini oluşturur. Bununla birlikte,
özelde her devlet farklı konuları öne çıkarır. Kuzey-batı Avrupa, Kuzey Amerika
ülkeleri, Avustralya ve Yeni Zelenda gibi ülkeler demokrasi kültürünü
içselleştirmeleri ölçüsünde sivil ulus-inşa araçlarını öne çıkaran ülkelerdir.
Sivil ulus-inşa araçlarının tümüyle otantik, doğaçlama, kendiliğinden veya
masum olduğu söylenemese de, diğer araçlara göre çok daha demokratik olduğu ve
yumuşak bir geçişi öngördüğü söylenebilir. Dünyanın geri kalan ülkeleri,
ulus-inşa süreçlerinde benimsenen araçlar, yol ve yöntem bakımından derece
derece daha sert örnekler sunmaktadır. Asya, Afrika, ve Güney Amerika
kıtalarında bulunan devletler ulus-inşasını gerçekleştirmek üzere derece derece
sert yöntemler benimseyebilmektedirler.
Gerek Avrupa’da ve gerek geri kalan dünyada ulus-inşasını
gerçekleştirmek üzere benimsenen yöntemlerin temelde zorunlu ve ücretsiz
eğitim, tarih yazımı, milliyetçi dil politikaları ve propagandası, algı
çalışmaları ve sair yöntemlerden oluştuğu yukarıda belirtilmişti. Bunların
içini her ülke kendi gerçekleriyle doldurabilmekte, belli konulara öncelik
verebilmektedir. Mesela Amerika Birleşik Devletleri eğitiminin içini
Amerika’nın özgürlükler ülkesi oluşuyla, İngiltere sanayi, teknoloji ve
ekonomide öncü olduklarıyla, Almanlar köklü ve güçlü tarihi geçmişlerine ve
disiplinli toplumsal yapılarıyla, Fransızlar inceliğin, zerafetin ve modern
kültürün beşiği olmalarına vurgu yaparak doldurabilmektedirler. Benzer bir
şekilde İngilizler dillerinin evrenselliğine, Fransızlar kültürel çalışmalara,
törenlere ve merasimlere; Almanlar ise tarih yazımına ve geçmişe uzanan kimlik
vurgusuna ağırlık verebilmektedirler.
Tarihi gelişimi itibariyle ulus-inşasında dini verimli
bir araç görüp, dine vurgu yapan toplumlar da vardır. Malezya bunların başında
gelmektedir. Zira Malaylar tarihi geçmişleri çok eskiye gitmediği için
toplumsal psikolojinin köken, ait olma ve bağlanma ihtiyacını İslam dini
üzerinden tatmin edebilmektedirler. Malezya
yarımadasında en eski Malay politik oluşumu olan Malaka Sultanlığı’nın kuruluşu
16.yy.ın başlarına gidebilmektedir. Oysa İslami sosyal ve kültürel geçmiş
bundan bin yıl daha eskiye götürülebilmektedir. Benzer bir şekilde ulus-inşası
için milli felaketleri kullanışlı birer araç olarak gören ülkeler de vardır.
İsrail ve Ukrayna bunlardan sadece ikisidir. İsrail için Holokost ve Ukrayna
için 1930’larda yaşanan kıtlık ve toplu ölümlere işaretle Holodomor hadisesi
çağdaş Ukrayna için ulus-inşasının en etkili unsurlarından birini temsil
etmektedir.
Bu çalışmada sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri,
İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, Rusya, Çin, İran, Nijerya, Lübnan,
Ukrayna, Makedonya ve Irak’tan oluşan 13 ülkenin ulus inşa süreci
incelenmiştir. Görüldüğü üzere seçilen
örnekler büyük ve öncü ülkeler ve Türkiye’yi çevreleyen örneklerdir.
Kitap bölümlerini hazırlayan yazarların her biri yazdığı
ülke çerçevesinde tez yazmış, makale ve kitap yayımlamış uzman bilim
insanlarıdırlar. Eserin ortaya çıkmasında en büyük katkı kendilerine aittir. Bu
vesileyle hepsine tek tek teşekkür ederim. Ellerine ve emeklerine sağlık. Aynı
şekilde Nobel Yayınları bu eseri basmayı Kabul ederek bizleri çalışmaya teşvik
ettiler. Nihayet eserin baskıya hazırlanması sürecinde büyük bir emek ve özveri
ortaya koydular. Emeği geçen ve katkısı olan bütün çalışanlara ve yetkililere
teşekkür ederim.
Bu eser ülkemizde bu konuyu işleyen ilk çalışmadır.
Bilgi, düşünce ve yazın kabiliyeti ancak üzerine koyularak, birikimli bir
şekilde gelişip, ilerleyebilmektedir. Bu çalışmanın ulus-inşası konusunda müstakbel
çalışmaları özendiren bir çalışma olmasını diliyorum.
Although
nations are the uniform form of social and political organization of modern
times, almost each of the world's nations has a different nation-building
story, style and way. However, it is possible to examine the nation-building
processes roughly under six headings in the context of experiences that trigger
nationalism. The first of these is nationalization in the sense of
citizen-state bond and relationship institutionalized as a result of social
internal tension, war, struggle, competition, social communication, dialogue
and finally establishing a stable peace under the leadership of the clergyman
and the merchant. This first example is the more civilized type of
nation-building that has occurred primarily in North-Western Europe and North
America. Especially England and France can be counted as pioneers of this first
example.
The
second type of nation-building process was shaped under the threat of
neighboring states as well as internal social developments. The Germans under
the leadership of Napoleon, the Poles with the threat of the Germans, the Dutch
nation-building processes with the threat of the Spanish can be given as
examples of this second type of nation-building processes in Europe. The
nationalization of the Italians and Spaniards, which are among the large
communities in Europe, are examples of a third type and European dialectic of
nationhood, which developed completely under the threat of internal civil
social developments and neighboring states, and was shaped by the developments
in the environment. Most of the other examples in Europe are nationalizations
that are the product of environmental effects and spillover effects that
developed in the shadow of these three important typologies of nationhood. In
other words, it is not possible to talk about a single European-style
nation-building process.
A
fourth type of nation-building process is the nation-building process that, as
might be expected, is led by societies such as Turkey, which is fighting for
national independence, honor and dignity against the aggressive, mandate and
dominionist migrations. In many respects, countries such as China, Iran and
Japan can also be put in this group.
The
fifth type of nation-building process is the typology in which the colonized
countries established their independent nation-states and built their nations
as a result of the special relations they developed with the colonial powers,
after being colonized for decades, maybe centuries. However, this typology has
to be divided into two sub-typologies in itself. The first of these is the
nation-building processes in which the countries that achieved their
independence by fighting for power and fighting directly with the colonial
powers presented an example. Countries such as Algeria and Pakistan can be
included in this group. In the second sub-typology of this group, the colonial
powers, mostly because of the Second World War, are in trouble and trouble in
their own homes, although unintentionally, with soft agreements and minor
abrasions, but ostensibly by the grace of the colonial state, the former
relations have been softly restored through special agreements. There are
nation-building processes in countries that continue to Countries such as
Australia, New Zealand, India, Philippines, Indonesia and Malaysia can be
included in these countries. The Commonwealth of Nations is one of the concrete
manifestations of this smooth transition, agreement and special relations.
The
nation-building processes of states are basically formed in the shadow of these
six typologies, which are also the source of nationalism. The events that
triggered the development of nationalism are for many societies their own
historical, social and cultural fault lines. Every society constructs, designs
and implements its future, and meanwhile, its nation along these fault lines
and, so to speak, over traumas. In all of them, compulsory public education,
historiography activities, nationalist language policies, media activities and
various propagandas made by the state constitute the main body of
nation-building. However, in particular, each state highlights different issues.
Countries such as North-Western Europe, North American countries, Australia and
New Zealand are countries that emphasize civil nation-building tools to the
extent that they internalize the culture of democracy. Although it cannot be
said that the civil nation-building tools are completely authentic, improvised,
spontaneous or innocent, it can be said that they are much more democratic than
other tools and predict a smooth transition. The rest of the world offers
progressively harsher examples in terms of the means, way, and method adopted
in nation-building processes. States in the continents of Asia, Africa, and
South America can adopt drastically harsh methods to achieve nation-building.
It
has been stated above that the methods adopted to realize nation-building, both
in Europe and in the rest of the world, basically consist of compulsory and
free education, historiography, nationalist language policies and propaganda,
perception studies and other methods. Each country can fill them with their own
realities and give priority to certain issues. For example, the United States
of America education, with America being the country of freedom, England claim
that and they are pioneers in the industry, technology, economy, the Germans
with their deep-rooted and strong historical backgrounds and disciplined social
structures can fill the French with an emphasis on being the cradle of
refinement, elegance and modern culture. Similarly, the English refer to the
universality of their language, the French to cultural studies, ceremonies and
ceremonies; Germans, on the other hand, can focus on historiography and the
emphasis on identity extending to the past.
Due
to its historical development, there are also societies that see religion as a
productive tool in nation-building and emphasize religion. Malaysia is one of
them. Because the Malays' historical past does not go back too long, they can
satisfy the origin, belonging and attachment need of social psychology through
the religion of Islam. The establishment of the Sultanate of Malaka, the oldest
Malay political formation in the Malaysian peninsula, can be traced back to the
beginning of the 16th century. However, the Islamic social and cultural past
can be traced back a thousand years. Similarly, there are countries that see
national disasters as useful tools for nation-building. Israel and Ukraine are
just two of them. Marking the Holocaust for Israel and the famine and mass
deaths of the 1930s for Ukraine, the Holodomor incident represents one of the
most influential elements of nation-building for contemporary Ukraine.
In
this study, the nation-building process of 13 countries consisting of the
United States, England, Germany, France, Spain, Russia, China, Iran, Nigeria,
Lebanon, Ukraine, Macedonia and Iraq, respectively, was examined. As can be
seen, the selected examples are the large and pioneering countries and the
examples surrounding Turkey.
Each
of the authors who prepared the book chapters are expert scientists who have
written thesis, published articles and books within the framework of the
country they are writing. The greatest contribution to the emergence of the
work belongs to them. I would like to take this opportunity to thank all of
them one by one. Good luck to your hands and work. Likewise, Nobel Publications
accepted to print this work and encouraged us to work. Finally, they put forth
a great effort and dedication in the process of preparing the work for
printing. I would like to thank all the employees and officials who contributed
and contributed.
This
work is the first study dealing with this subject in our country. Knowledge,
thought and literary ability can only be developed and progressed in a
cumulative way by building on it. I hope that this study will encourage future
studies on nation-building.