Göç, cilt.3, sa.2, ss.166-174, 2016 (Hakemli Dergi)
Ayrılığın sürgün kokulusu olan göç, bir yıkım, bir yangındır. Bu yıkım ve yangının insana söylettikleri ise göçün hikâyesidir. 1 Kasım 1914, bir oldubitti ile savaşa katılan Osmanlı topraklarına Rusların girdiği tarihtir. Karadeniz‟de ilerleyişlerini sürdürürken 8 Martta Rize‟ye çıkan Rus askerleri, 30 Martta Sürmene‟yi işgal etmişti. Bu tarihler itibariyle Karadeniz halkının batıya amansız göçü başlar. “Dönmek” hayali ile “gitmek”, yerini yurdunu terk etmek, hayatlarının en uzun iki yılını geçirmek zorunda kalan Trabzon halkı, “yol” boyunca “açlık” ve “salgın hastalıklarla” “mücadele” etti, birçoğu yollarda öldü. Onlardan geriye anılar kaldı, yanık türküler ve destanlar. Bu çalışmada savaş ve işgal merkezinde insanın hikâyesi anlatılmaktadır. Kaynak, Trabzon halkının “sürgün” duygusuyla “kıyamet” tasvirine dayandırdığı muhacirliği anlatan sözlü edebiyat ürünleridir. Bu dönemde üretilen, kısmen musikinin eşlik ettiği türkü, destan ve anlatılar değerlendirilecek, böylece insan algısında “göç”ün konumlandırılışı ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Migration that exile scented of separation; is destruction, a fire. This destruction and fire what make people said is the story of migration. November 1, 1914 is the date of Russian‟s entrance into the territory of the Ottomans who went to war with a fait accompli. The Russian troops who came to Rize on March 8, occupied Sürmene on March 30 as continued their advance in Black Sea. As of these dates, Black Sea people‟s continuous migration to the west has begun. Trabzon people who go with dream of return, leave from hometown, forced to spend the longest two years of lives; struggled hunger and epidemic disease during the migration; many of them died in the road. Memories, folk songs and epics are left from them. This study describes the story of people who are in the center of war and occupation. Source is verbal literary products that tell the “muhacirlik” based on doomsday depiction with exile feeling of Trabzon people. Folk songs partly accompanied by music, legends and narratives will be evaluated, so that the human perception of migration will be tried to put forward.