Uluslararası Sosyal & Hukuk Çalışmaları Kongresi, Erzurum, Türkiye, 12 - 13 Mayıs 2022, ss.41-42
Karadeniz, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya bölgeleri ile Anadolu yarımadası arasında kalan ve Hazar, Baltık ve Kuzey Denizi ile Atlantik Okyanusu gibi önemli su yollarıyla bağlantıları bulunan yarı kapalı bir denizdir. Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Gürcistan ve Türkiye tarafından çevrelenen Karadeniz’in Avrasya ile Orta Doğu’yu buluşturan ve merkez bölgeye kolay ulaşım fırsatları sunan jeopolitik konumu, dünyanın en ciddi kavşaklarından biri olarak değerlendirilmesine neden olmaktadır. Bu cihetle, Karadeniz’in hususiyetlerini göz önünde bulunduran Avrupa Birliği (AB), Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Doğu Avrupa’da ortaya çıkan güç boşluklarını doldurabilmek ve yeni küresel stratejilerini daha uyumlu bir şekilde tatbik edebilmek için birtakım iş birliği girişimleri ile havzaya açılmaya başlamıştır. Biraz önce ifade edildiği üzere, altı kıyı devletinin yanı sıra Azerbaycan, Ermenistan, Moldova ve Yunanistan’ı da Geniş Karadeniz Havzası içerisinde kabul eden AB, Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları (OİA) ile havzayla olan münasebetlerini geliştirmeye başlamıştır. Ancak AB, OİA’ların havzaya yönelik bir perspektif sunamadığını düşünerek, Avrupa Komşuluk Politikası (AKOPO) ve Karadeniz Sinerjisi adında stratejiler geliştirmiş ve özellikle 2007 yılında gerçekleştirdiği beşinci genişleme dalgası sonrasında Karadeniz’e komşu olarak yaklaşmasıyla birlikte Doğu Ortaklığı’nı hayata geçirmiştir. AKOPO, Avrupalı ulusların, doğu ve güney bölgelerinde yer alan komşu devletlerle mevcut olan ilişkilerini sağlam ve tutarlı bir zeminde yürütmek ve iktisadi ve siyasi güvenliklerini garanti altına almak için müşterek değerler üzerine inşa edilen kalkınma odaklı ayrıcalıklı bir süreci anlatırken; Karadeniz Sinerjisi de Avrupalı ulusların Geniş Karadeniz’de sürdürdüğü teşriki mesailerinin çevre, enerji, iletişim ve sosyal kabiliyet sektörlerinde geliştirilmesi ve ilerletilmesini teşvik etmeyi amaçlamıştır. Avrupalı uluslar bu amaçlarını yerine getirirken, belirsiz ve kısa süreli perspektifler sunduğu ve havzanın genelini kapsamayan partnerlikler üzerinden münasebetlerini devam ettirdiği eleştirilerine maruz kalmıştır. Bu tenkitler doğrultusunda harekete geçen Avrupa Komisyonu, Doğu Ortaklığı’nı AKOPO’ya taraf olan doğu komşularıyla daha güçlü ve derin bütünleşme fırsatları sunan ve halihazırdaki reform süreçlerinin efektif bir şekilde sürdürülebilmesini amaçlayan bir mekanizma olarak hayata geçirmiştir. Bu ifade edilenlerden hareketle çalışmada, Karadeniz’in Soğuk Savaş sonrası nasıl bir dönüşüm içerisine girdiği analiz edilerek, AB’nin Geniş Karadeniz Havzası adlandırmasının nedenleri üzerine tartışmalar yapılacak; ardından AB’nin havzaya yönelik geliştirdiği perspektiflerin hangi gelişmelere neden olduğu araştırılarak, stratejilerinin 2021 yılı içerisindeki durumu eleştirel bir bakış açısıyla incelenecek ve ne ölçüde başarılı olduğu, uluslararası sistemden kaynaklanan meydan okumalar göz önünde bulundurularak, AB tarafından yayınlanan raporlar ışığında sorgulanacaktır. Böylece AB’nin Geniş Karadeniz siyaseti, 2021 yılında meydana gelen gelişmeler cihetinde çözümlenecek ve 2022 yılı için bir projeksiyon tutacaktır.