10. International Marmara Scientific Research and Innovation Congress, İstanbul, Türkiye, 27 - 28 Haziran 2025, ss.366-367, (Özet Bildiri)
Synthetic
Selves’ Dissonance in Kopit’s Anthropocentric Cage: Oh Dad, Poor Dad
An old paradox: The absurdity of the absurd. Esslin’s meta-commentary on
the grotesque, mismatched, and incongruous human condition is the urge to
redefine the modern human. Since life is as absurd as the new human condition,
due to its profound tragedy. In a world where science undermines faith, divine
authority is unreachable, and social progress has faltered, it becomes
difficult to apply logic in its conventional sense. The traditional
anthropocentric belief in human centrality and rational mastery over the
universe collapses tragically. The resulting existential dissonance—between the
human desire for meaning and the universe’s silent indifference—produces an
irreconcilable tension that defines absurdity not as a mere literary motif but
as an ontological crisis. From being a quirk of modernity, absurdity becomes
the essential tension of existence in an age that has lost its metaphysical
anchors. Since Arthur Kopit rejects linear narrative, coherent logic, and
realistic character development, he writes a role for the absurd itself. Thus, Kopit’s
Oh Dad, Poor Dad, Mamma’s Hung You in the Closet, and I’m Feelin’ So Sad
(1960) emerges as a paradigmatic work within the American Theatre of the Absurd.
Kopit constructs a theatrical space where absurdity is not only thematized but
embodied as a dramatic principle. His grotesque farce critiques anthropocentric
assumptions by exposing the psychological and emotional distortions within the
nuclear family and the failure of individual autonomy. Through exaggerated characters,
surreal settings, and macabre humor, the play satirizes modernity’s false sense
of human control and coherence. In doing so, it displaces the human subject
from the center of meaning-making, positioning absurdity as the essential
tension of post-metaphysical existence.
Keywords: Anthropocentrism, Arthur Kopit, grotesque, Oh Dad, Poor Dad, Self, the Theatre of the Absurd
Kopit’in
Antroposentrik Kafesinde Sentetik Kendiliklerin Uyumsuzluğu: Oh Dad, Poor
Dad
Eski bir paradoks:
Absürdün absürtlüğü. Esslin’in grotesk, uyumsuz ve tutarsız insanlık durumuna
ilişkin meta-yorumları, modern insanı yeniden tanımlama dürtüsüdür. Hayat,
derin trajedisi nedeniyle yeni insanlık durumu kadar absürttür. Bilimin inancı
sarstığı, ilahi otoritenin ulaşılamaz hâle geldiği ve sosyal ilerlemenin sekteye
uğradığı bir dünyada, mantığı geleneksel anlamıyla uygulamak güçtür. İnsanın merkeziyetçiliğine
ve evren üzerindeki rasyonel hakimiyetine dair geleneksel antropomorfik inanç,
trajik bir şekilde çökmüştür. İnsanın anlam arayışı ile evrenin sessiz
kayıtsızlığı arasında ortaya çıkan bu varoluşsal uyumsuzluk, absürtlüğü salt
edebi bir motif olarak değil, ontolojik bir kriz olarak tanımlayan uzlaşmaz bir
gerilim üretir. Modernitenin bir tuhaflığı olmaktan çıkan absürtlük, metafizik
dayanaklarını yitirmiş bir çağda varoluşun temel gerilimi haline gelir. Arthur
Kopit, doğrusal anlatıyı, tutarlı mantığı ve gerçekçi karakter gelişimini
reddettiği için, absürdün kendisine de bir rol yazar. Böylece, Kopit’nin Oh
Dad, Poor Dad, Mamma’s Hung You in the Closet, and I’m Feelin’ So Sad
(1960) adlı eseri, Amerikan Absürt Tiyatrosu’nun paradigmatik bir yapıtı olarak
yerini alır. Kopit, absürdün sadece tematize edildiği değil, aynı zamanda
dramatik bir ilke olarak somutlaştırıldığı bir tiyatro alanı inşa eder. Grotesk
farsı, çekirdek aile içindeki psikolojik ve duygusal çarpıklıkları ve bireysel
özerkliğin başarısızlığını gün yüzüne çıkartarak antropomorfik varsayımları
eleştirir. Abartılı karakterler, gerçeküstü ortamlar ve ölümle ilgili mizah kanalıyla
oyun, modernitenin sahte insan kontrolü ve tutarlılık algısını hicveder. Böylelikle,
insan öznesini anlamın üretimindeki merkezi konumundan uzaklaştırır ve
absürtlüğü post-metafizik varoluşun temel gerilimi olarak konumlandırır.
Anahtar
Sözcükler: Absürt Tiyatro, Antroposentrizm, Arthur
Kopit, grotesk, Kendilik, Oh Dad, Poor Dad