7. Avrasya Acil Tıp Kongresi & 17. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya, Turkey, 25 - 28 November 2021, pp.773-775
AMAÇ: Başta influenza olmak üzere solunum yoluyla bulaşan hastalıklar epidemilere ve pandemilere sebep
olabilmektedir. Gerek 2002 yılında Hong Kong’da ortaya çıkan şiddetli akut solunum yolu sendromu korona
virüsünün (SARS-CoV) neden olduğu Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS) salgınında gerekse de 2009
yılında Meksika’da ortaya çıkan İnfluenza A H1N1 domuz gribi salgınında sağlık çalışanları kendilerini korumak
için bir dizi tedbirler aldı. Bunların başında yüz maskesi kullanmak geliyordu. Yapılan çalışmalarda da kişisel
koruyucu ekipman kullanımının önemi vurgulandı. SARS salgını döneminde yapılan çalışmalar da yüz maskesinin
koruyuculuğu yönünde önemli bulgular ortaya koydu. Bu çalışma; COVID-19 salgın döneminde sağlık
çalışanlarının 4 saat boyunca aralıksız N95/FFP2 maske kullanmasının venöz kan gazı üzerine etkilerini
incelemek amacıyla yapılmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM: Çalışmaya 01.03.2021-01.04.2021 tarihleri arasında üçüncü basamak bir hastanede acil
serviste çalışan gönüllü ve yazılı onamı alınan sağlık personelleri katıldı. Çalışma grubundan nöbet başlangıcında
henüz maske takmadan önce ve 4 saat aralıksız uluslararası sertifikalı N95/FFP2 (3M™ VFlex™ 9152E) ventilsiz
yüz maskesi kullanımı sonrası venöz kan gazı ölçümleri yapılmıştır. (Rapidlab 1265, Bayer Health Care LLC,
Pittsburgh, ABD). Katılımcılar 4 saatlik süre boyunca rutin mesailerine devam etmişlerdir.
İstatistiksel Analiz: İstatistiksel değerlendirme yapılırken verilerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro Wilk ya
da Kolmogorov Smirnov testi ile değerlendirildi. Bağımsız gruplar arasındaki ikili grup karşılaştırmalarında normal
dağılıma uyan numerik verilerin karşılaştırılmasında bağımsız örnekler t testi, normal dağılıma uymayan numerik
verilerin karşılaştırmasında Mann Whitney U testi kullanıldı. Tüm analizler için istatistiksel anlamlılık düzeyi p
<0.05 olarak kabul edildi.
BULGULAR: Çalışmaya toplam 33 gönüllü sağlık çalışanı katıldı. Katılımcıların %51.5 i erkek (n=17) %48.5i
(n=16) kadındı. Katılımcıların median yaşı erkeklerde 28 (24-47), kadınlarda 27 (24-29) idi. Sigara kullanımına
bakıldığında %78.8’i (n=26) kullanmıyor, %21.2’si (n=7) kullanıyordu. İki katılımcının intermittant astım hastalığı
mevcuttu. (Tablo-1) Çalışmanın sonuçlarına göre oda havasında parmak ucu saturasyon değerleri
karşılaştırıldığında maske kullanımı öncesi median SpO2=98 (95-99) maske kullanımı sonrası SpO2=98 (92-100)
olarak ölçüldü ve aralarında anlamlı farklılık saptanmadı (p= 0,137). Kan gazı sonuçlarına bakıldığında ortalama
pCO2 değerleri maske kullanımı öncesi 47,63 ± 5,161 ve sonrası 47,01 ± 5,075 ölçüldü, gruplar arası anlamlı
farklılık bulunmadı (p=0,508). Benzer şekilde ortalama HCO3 seviyeleri karşılaştırıldığında ilk kan gazı
HCO3=23,68 ± 1,109 iken ikinci kan gazı HCO3=24,06 ± 1,314 sonuçları arasında anlamlı farklılık saptanmadı
(p=0.054). Çalışma sonuçlarında gruplar arası bakılan parametrelerde saptanan tek anlamlı farklılık pH
seviyelerinde idi, maske kullanımı öncesi grupta pH=7,355 ± 0,295 ve maske kullanımı sonrası pH=7,367 ± 0,201
olarak ölçüldü (p=0.03). (Tablo-2)
SONUÇ: Dört saatlik süre boyunca sürekli olarak N95 maskesinin takılmasının kan gazı ve periferik sPO2
seviyelerinde bozulmaya yol açmadığı saptanmış olup pH değerlerinde fizyolojik sınırlar içerisinde kalan anlamlı
yükselmeye sebep olmuştur. Ancak daha uzun süre kesintisiz N95 maske ile çalışılmasının solunumsal
parametrelere ve fizyolojik etkileri bilinmemektedir.