Dissemine İntravasküler Koagülasyon ile Seyreden Bir Deri Şarbonu Olgusu


Creative Commons License

Tepe D., Kestane M., Kalkan A., Yılmaz G.

9. TÜRKİYE EKMUD ULUSLARARASI BİLİMSEL PLATFORMU 20-23 MAYIS 2021, Antalya, Türkiye, 20 - 23 Mayıs 2021, ss.200

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.200
  • Karadeniz Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Deri şarbonu seyri sırasında gelişen dissemine intravasküler koagülasyon (DİK) olgusu tanı, izlem ve prognoz yönüyle sunulmuştur. Olgu: Otuz üç yaşında erkek el ve kol ön yüzde başlayan yara ve sol kolda yara çevresinde şişlik ve ağrı şikayeti ile acil servise başvurdu. Altı gün önce ölmek üzere olan hayvanı kesme hikayesi vardı, hayvan kesimi sırasında kendisine yardım eden iki kişinin derisine benzer lezyonlar ortaya çıktığını belirtti. Hastanın muayenesinde vitalleri stabil, sol el dorsumda ortası siyah, ülsere çevresi hiperemik lezyon, kolda ödem, sol koltuk altında lenfadenopati saptandı (Resim 1a). Hasta iki gün amoksisilin-klavulonik asit kullanmıştı. Tam kan sayımında hemoglobin: 18 g/dl, platelet: 64x103 / µl diğer parametreleri normaldi. Siprofloksasin: 3x400 mg, penisilin 6x3 milyon IU başlandı. Periferik yaymada normositik-normokrom alyuvar, toksik granülasyon; trombosit sayısı 50 bin sonuçlandı. Servis takiplerinin ikinci gününde kırmızı renkli kanla karışık kusması gelişti. Rektal tuşede melena saptandı, oral beslenme durduruldu. Gastrointestinal şarbona yönelik gaita numunesi laboratuvara gönderildi. Hastada el dorsumunda bulunan lezyonların sınırları genişledi, ülsere lezyonlar; multipl hemorajik büllere dönüştü. Büllerden hemorajik seröz vasıfta bol miktarda akıntı oldu (Resim 1b, 1c). Sol kolda bulunan ödem ve hiperemi gövdeye progrese oldu (Resim 2a), ağrı nedeni ile immobil hastada basınç bölgelerinde ve skrotal bölgede yaygın ekimoz gelişti (Resim 2b, 2c). Yatışının 3. gününde fibrinojen: 38mg/ dl, INR: 1,74, PT: 17,25 sn, aPTT: 30 sn saptanması üzerine DİK tanısı ile 15 mg/kg’den taze donmuş plazma (TDP) başlandı. Melenası geriledi. Yatışının 4. gününde hastanın nefes darlığı gelişti. Akciğer grafisinde sol sinüs kapalı izlendi, hipoalbüminemiye sekonder plevral efüzyon düşünüldü. Nefes darlığı devam eden hastada ödeme sekonder mekanik ve enflamatuvar sebepler göz önünde bulundurularak prednol 1x80 mg IV başlandı. Yatışının 6. günü kontrol tam kan sayımında hemoglobin: 6,5 g/dl gelmesi üzerine akciğer grafisi ve batın bilgisayarlı tomografi (BT) çekildi. Hemoptizi izlenmeyen hastanın akciğer grafisinde yeni gelişen infiltre alan alveolar hemoraji, pulmoner ödem açısından şüpheli olarak değerlendirildi. Batın BT’de batında serbest mai ve transvers kolonda lümende hafif seviye veren hiperdens görünüm hemoraji açısından şüpheli görünüm izlendi. Ana vasküler yapılarda aktif ekstravazasyon bulgusu saptanmadı. Batın içi kanama şüphesi bulunan DİK tablosundaki hasta yatışının 6. gününde yoğun bakıma devredildi. Referans laboratuvara gönderilen deri sürüntü numunesinde Bacillus anthracis rt-PCR: pozitif, gaita numuneleri: negatifti. Hemoglobin >10 g/dl üzerinde olacak şekilde eritrosit süspansiyonu, fibrinojen >200 mg/ dl olacak şekilde TDP, kriyopresipitat ve fibrinojen verildi. Yoğun bakımda 4. gününde genel durumu stabil hasta devir alındı. Antibiyoterapinin 12. gününde hastanın sol el üzerindeki bül lezyonlarının forme hematom olduğu görüldü, plastik cerrahi tarafından hematom, nekrotik epidermal tabaka uzaklaştırıldı (Resim 1d). Antibiyoterapi 21. günde durduruldu. Yatışının 23. gününde genel durumu iyi, mobilize, ödem ve ekimotik alanları gerilemiş olan hasta taburcu edildi (Resim 1e, 2d). Kontrolde ekimotik deri lezyonlarının iyileşmekte olduğu görüldü (Resim 1f, 2e). Sonuç: Şarbon ülkemizde endemiktir ve ölümcül komplikasyonlara sebep olması nedeni ile önemini korumaktadır. Bu olgu sunumu deri şarbonunun nadir görülen sistemik bir komplikasyonunu belirtmesi nedeni ile literatüre katkı sağlamaktadır.