I. Uluslararası Hitit Güvenlik Çalışmaları Kongresi, Çorum, Türkiye, 24 - 27 Aralık 2021, ss.527-528, (Özet Bildiri)
Yaklaşık olarak sadece on yıl önce, dış politika çevrelerinde internetin uluslararası ilişkilerdeki rolüne odaklanmak teknolojinin geldiği son nokta olarak algılanmaktaydı. Sınırsız bir ağ üzerinden küresel politikayı ve güvenliği yorumlamak esasında zamanın ruhuna uygun olarak heyecan da katmıştı. Akıllı telefonlar hızlı bir şekilde toplumların teknolojik alışkanlıklarının merkezine otururken Facebook ve Twitter gibi uygulamalar gelecek açısından eğilimin ve dönüşümün yönünü doğru okuyarak adından en fazla söz ettiren oluşumlar haline geldi. Değişim içerisinde eş zamanlı gelişen en yeni ve farklı eğilimlerden birisi de yapay zekâ (YZ) olurken devletler de küresel eğilimin işaret ettiği bu alana ilgi göstermekte gecikmemiştir. “Siber” kavramı ve alanı, özellikle dış politika düşünce kuruluşları ve araştırma enstitülerinde sıcak bir konu olarak yerini alırken “Robotlar düşünebilir mi?” sorunsalı üzerinden YZ’nin gelişimi tıpkı siber güvenlik stratejilerinde olduğu gibi yeni strateji vizyonlarını da ortaya çıkarmıştır.
Kanada’nın ulusal YZ stratejisi benimseyen ilk ülke olduğu 2017’den günümüze, en az 60 ülke daha YZ alanında ulusal bazı ajandalar ortaya koymuştur. 2030 yılına kadar küresel üretimde YZ temelli sistemlere bağlı bir artış beklentisi endüstride, tüketici pazarlarında ve devlet hizmetlerinde YZ merkezli bir karakteri teşvik etmek için benzeri görülmemiş bir yarışa/rekabete yol açmıştır. YZ alanına küresel kurumsal yatırımın 2020’de 60 milyar ABD dolarına ulaştığı gözlenmiştir ve 2025 yılına kadar bu rakamların iki katından fazla olacağı tahmin edilmektedir. Aynı zamanda YZ için küresel standartlar geliştirme çalışmaları çeşitli uluslararası kuruluşlarda önemli gelişmelere yol açmıştır. Çoğu yaklaşım genel ilkelere odaklanırken, son iki/üç yılda bu ilkeleri tümüyle politika çerçeveleri aracılığıyla uygulamaya koyma çabaları hız kazanmıştır. Kanada’nın hükümet politikalarında YZ kullanımına ilişkin yönergesi, Singapur’un YZ Yönetişim Çerçevesi, Japonya’nın İnsan Merkezli YZ’nin Sosyal İlkeleri, YZ etiğini ve güvenliğini anlamaya yönelik Birleşik Krallık vizyonu bu anlamda öncü olan bazı uygulamalardır.
Küresel politikalar ve güvenlik ekseninde YZ stratejilerinin devletlerin gelecek vizyonlarına dahil edildiği süreç ve hedefler bu çalışmanın tartışma konusunu oluşturmaktadır. Elbette her devletin karakteri ve güvenlik algısı birbirinden ayrıdır. Fakat YZ stratejilerine ilişkin son dönemde artan eğilim yükselen bir alanın mı habercisidir yoksa istikrarsızlaştırıcı bir etken olarak yine klasik güvenlik algısıyla birlikte devletleri karşı karşıya mı getirecektir soruları üzerinden kurgulanan bu çalışma esasında bir tebliğ olması itibariyle de deneme niteliğindedir. Bu açıdan karşılaştırmalı ve somut verilerle desteklenerek ülkelerin ayrı ayrı irdelendiği YZ stratejileri bu alanın bir eğilim olup olmadığı konusunda daha keskin sonuçlar ortaya koyacaktır. Uluslararası örgütlerin de gündeminde olan YZ çalışmaları ortaya konan stratejiler ile uluslararası ilişkilerin temel aktörleri açısından çok yönlü bir kavrayışı ve ilgiyi de hak etmektedir.
Just about a decade ago, focusing on the role of the internet in international relations in foreign policy circles was perceived as the last point of technology. Interpreting global policy and security through an unlimited network also added excitement in accordance with the spirit of the time. While smartphones quickly settled at the center of the technological habits of societies, applications such as Facebook and Twitter have become the most talked-about formations by reading the direction of the trend and transformation in terms of the future. While one of the newest and most different trends developing simultaneously in change is artificial intelligence (AI), states have not delayed to show interest in this field indicated by the global trend. While the concept and field of "cyber" is a hot topic, especially in foreign policy think tanks and research institutes, "Can robots think?" The development of AI through the problem has revealed new strategy visions, just like in cyber security strategies.
Since 2017, when Canada was the first country to adopt a national AI strategy, at least 60 more countries have put forward some national agendas in the field of AI. The expectation of an increase in global production linked to AI-based systems by 2030 has led to an unprecedented race/competition to promote an AI-centric character in industry, consumer markets and government services. It has been observed that global institutional investment in the field of AI reached 60 billion US dollars in 2020, and it is estimated that these figures will exceed twice by 2025. At the same time, the efforts to develop global standards for AI have led to significant developments in various international organizations. While most approaches focus on general principles, efforts to implement these principles entirely through policy frameworks have accelerated over the past two/three years. Canada's directive on the use of AI in government policies, Singapore's AI Governance Framework, Japan's Social Principles of Human-Centered AI, and the UK's vision for understanding AI ethics and security are some of the pioneering practices in this regard.
The process and goals in which AI strategies are included in the future visions of states in the global policies and security axis are the subject of discussion of this study. Of course, the character and security perception of each state are different from each other. However, this study, which is based on the questions of whether the recent increasing trend regarding AI strategies is a harbinger of a rising field or whether it will confront states with the classical security perception as a destabilizing factor, is also an experimental as it is a communiqué. In this respect, AI strategies, which countries are examined separately, supported by comparative and concrete data, will reveal sharper results on whether this area is a trend. AI studies, which are also on the agenda of international organizations, also deserve a multi-faceted understanding and attention in terms of the main actors of international relations with the strategies presented.