Deri kanseri sıklığı ve risk faktörlerinin değerlendirilmesi: Türkiye'den hastane merkezli bir çalışma


Ferhatosmanoğlu A., Baykal Selçuk L., Aksu Arıca D., Ersöz Ş., Yaylı S.

15. Ege Dermatoloji Günleri, Trabzon, Türkiye, 11 - 15 Mayıs 2022, ss.1-2

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Trabzon
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1-2
  • Karadeniz Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş : Deri kanserleri dünyada en sık görülen kanser türüdür. Ülkemizde deri kanseri insidans verileri oldukça sınırlıdır ve retrospektif çalışmalardan elde edilmiştir. Bu çalışmada bir yıl içerisinde gelişen deri kanseri (Bazal hücreli kanser (BHK), skuamöz hücreli kanser (SHK) ve malign melanom (MM)) insidansını belirlemek, bu hastaların sosyodemografik özelliklerininin deri kanseri gelişimi üzerindeki etkisini ortaya koymak amaçlanmıştır.

Materyal Metod: Bu çalışmaya 01 Eylül 2020 - 01 Eylül 2021 tarihleri arasında dermatoloji polikliniğimize başvuran, anket doldurarak çalışmaya katılmak için onam veren tüm hasta ve hasta yakınları dahil edildi.

Bulgular: Çalışmamıza toplam 7396 kişi dahil edildi, bunlardan 4324’ü (%58,5) kadın,  3072’si (%41,5) erkekti. Deri kanseri tanısı alan toplam 200 hastada tespit edildi, bu oran çalışma populasyonunun % 2,7’sini oluşturmaktadır. 89 kişide (%1,2) BHK, 85 kişide (%1,1) SHK ve 33 kişide (%0,4) MM tespit edildi; 7 hastada birden fazla deri kanseri mevcuttu.

Sigara ve alkol kullanım öyküsü olması, her gün düzenli çay tüketimi, vücut kitle indeksinin (VKİ) 30’un üzerinde olması, ailede deri kanseri öyküsü mevcudiyeti, düzenli ilaç kullanımı, hipertansiyon, diyabetes mellitus, hiperlipidemi, kalp hastalığı, deri kanseri veya deri dışı kanser geçirmiş olmak ile BHK gelişimi arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı. D vitamini ve antioksidan-takviye ilaç alımı olan bireylerde ise BHK gelişme oranı anlamlı derecede düşük saptandı. Güneş gözlüğü ve güneş kremi kullanmamak, açık alanda günlük beş saatin üzerindeki aktive öyküsünün mevcudiyeti BHK saptanan olgularda istatistiksel olarak daha yüksek saptandı.

Sigara ve alkol kullanım öyküsü olması, her gün düzenli çay tüketimi, VKİ’nin 30’un altında olması, ailede deri kanseri öyküsü mevcudiyeti, düzenli ilaç kullanımı, hipertansiyon, diyabetes mellitus, hiperlipidemi, kalp hastalığı, deri kanseri veya deri dışı kanser geçirmiş olmak SHK açısından risk faktörü iken; her gün kahve tüketiminin olması SHK için koruyucu faktör olarak izlenmiştir. Güneş gözlüğü ve güneş kremi kullanmamak, 10.00-16.00 saatleri arasında gölgede kalmamak, açık alanda günlük beş saatin üzerindeki aktiveler SHK grubunda daha yüksekti.

Kontrol grubu ile kıyaslandığında; sigara kullanım öyküsü olması, her gün çay tüketimi, VKİ≥30 olması, ailede deri kanseri öyküsü, düzenli ilaç kullanımı, hipertansiyon, diyabetes mellitus, hiperlipidemi, kalp hastalığı, deri kanseri geçirmiş olmak MM açısından risk faktörü iken; her gün kahve tüketimi olması MM için koruyucu faktör olarak izlenmiştir. Açık alanda günlük beş saatin üzerindeki aktiveler MM grubunda daha yüksekti.

Çalışmamızda SHK, BHK ve MM için risk faktörü olarak öngördüğümüz değişkenlerin, yaş ilişkili olup olmadığını belirlemek için lojistik regresyon analizi yapılmıştır. BHK açısından alkol kullanım öyküsü olması ve antioksidan-takviye ilaç kullanımının olmaması; SHK açısından alkol kullanım öyküsü olması, düzenli ilaç kullanımı ve VKİ <30 olması ve MM açısından alkol kullanım öyküsü olması ve düzenli ilaç kullanımı yaştan bağımsız bir risk faktörü olarak anlamlı bulunmuştur.  Çalışmamızda geçmiş alkol kullanım öyküsünün olması, hiç alkol kullanmamış olanlara göre BHK için 9,2 kat, SHK için 4,8 kat, MM için 14,4 kat artmış risk ile ilişkili bulunmuştur. Düzenli ilaç kullanımının olması SHK için 2,1 kat, MM için 4,7 kat artmış risk ile ilişkilidir. Antioksidan-takviye ilaç kullanımının olmaması 5,9 kat artmış BHK riski ile ilişkili olup, regresyon analizinde antioksidan-takviye ilaç kullanımının BHK için % 17 koruyucu olduğu bulunmuştur. VKİ<30 olması 1,8 kat artmış SHK riski ile ilişkili iken; yapılan analizlerde obez (VKİ ≥30) ve obez olmayan (VKİ <30) hastalar arasında BHK, SHK ve MM başlangıç yaşı açısından fark izlenmemiştir.

Tartışma: Çalışmamızda deri kanseri insidansı %2,7, BHK %1,2, SHK %1,1, MM insidansı ise %0,4 olarak bulunmuştur. Çalışmamızda obezite BHK ve MM açısından risk faktörü olarak izlenmiştir, SHK’li hastalarda ise VKİ <30 olması 1,8 kat artmış SHK riskiyle ilişkili görülmüştür. BHK ve MM açısından artmış risk obezitenin neden olduğu kronik inflamasyon ve eşlik edebilecek antiinflamatuar ilaç kullanımı ile ilişkili olabilir. Bu durum literatürde yer alan obez hastalarda azalmış SHK insidans verilerini destekler niteliktedir. BHK, MM ve SHK gelişimindeki ters ilişki açık havada daha az zaman geçiren obez bireylerdeki düşük kümülatif güneş maruziyetinin SHK için önemine işaret edebilir.

Bir metaanalizde halihazırda sigara içimi ve yoğun sigara içimi, hiç sigara içmeyenlere göre daha yüksek SHK riski, daha düşük BHK ve MM ile ilişkili bulunmuştur Çalışmamızda bu derlemenin aksine geçmişinde sigara kullanım öyküsü olması BHK, SHK ve MM açısından risk faktörü olarak izlenmiştir. Çalışmamızda alkol kullanım öyküsü olması hem BHK hem de SHK açısından risk faktörü olarak izlenmiştir. Geçmişte alkol kullanım öyküsü olanlarda, SHK gelişimi açısından 13 kat daha yüksek risk gözlendi. Çalışmamızda alkol kullanmış olanlarda, 14,4 kat artmış MM riski saptanması, alkol kullanımı ve MM ilişkisinin göstergesi olarak literatürle benzerdir.

Çalışmamızda kahve tüketimi SHK ve MM açısından koruyucu faktör olarak belirlenmiştir; ancak BHK’de böyle bir durum izlenmemiştir. Çalışmamızda ortaya koyduğumuz kahve tüketiminin deri kanseri üzerine olumlu etkisi literatürle benzerdir. Çalışmamızda her gün düzenli çay tüketimi olması BHK, SHK ve MM gelişimi için risk faktörü olarak izlenmiştir. Literatürden farklı olarak çay tüketiminin deri kanserleri için risk faktörü olarak ortaya çıkması ülkemizde siyah çay tüketiminin yüksek, yeşil çay tüketiminin daha düşük olmasından kaynaklanıyor olabilir.

Çalışmamızda D vitamini ve takviye vitamin, antioksidan alımı BHK için koruyucu olarak izlenmişken, SHK ve MM hastalarında koruyucu faktör olarak gözlenmemiştir. Çalışmamızda antioksidan-takviye vitamin kullanımının BHK için %17 koruyucu bulunmuştur.

Çalışmamızda güneşten koruyucu kullanım oranı BHK %9, SHK % 7,1, MM %12,1;  BHK ve SHK için kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşüktü. Tüm deri kanseri tiplerinde güneş altında yapılan aktivite süresi 5 saatin üzerinde olanların oranı anlamlı olarak yüksekti. Bu veriler UV maruziyet süresinin artması, güneşten korunma alışkanlıklarının zayıflığı ile melanom ve melanom dışı deri kanseri (MDDK) arasındaki ilişkiyi destekler niteliktedir.

Sonuç: Çalışmamızda melanom ve MDDK’lerinin bir yıllık insidansı olası risk faktörleri de beraberinde sorgulanarak prospektif olarak ortaya konulmuştur. Özellikle MDDK’lerinin gerçek insidansını belirlemek amacıyla yapılmış prospektif çalışmalar oldukça azdır ve elde ettiğimiz insidans verilerinin bu açıdan hem ülkemiz hem de dünya literatüründe önemli olduğu düşünmekteyiz.  Çalışmamızda özellikle alkol ve düzenli ilaç kullanımı deri kanseri gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Obezitenin etkisi açısından ise bir yandan kronik inflamasyona neden olması diğer yandan da açık havada yapılan aktiviteleri azaltması nedeniyle karşıt veriler elde edilmiştir. Antioksidan-takviye vitamin D kullanımı ise BHK için %17 koruyucu bulunmuştur. Verilerimiz daha geniş çaplı çalışmalarla da desteklenirse deri kanseri gelişimine eğilim yaratabilecek durumları ortaya koyarak koruyucu sağlık hizmetlerinin düzenlenmesine katkı sağlayacaktır.