Pınar Kür'ün Polisiye Üçlemesinde Queer Anlatı Stratejileri, cilt.13, sa.2, ss.13-25, 2021 (Hakemli Dergi)
Eril ve mutlak yapısıyla bir baskı unsuruna dönüşen klasik polisiyenin yazınsal yollarla klişe tipler yaratması ve bu tipleri normalleştirmesi, türün queer’leştirilmesine imkân tanımaktadır. Pınar Kür, ataerkil sistemin cinsiyet ve cinsel yönelim farklılıklarına yüklediği eksiklik mantığından kurtulma mücadelesini edebiyat aracılığıyla veren yazarlar arasındadır. Yazarın polisiye roman üçlemesinde, dışlanan kimliklere söz hakkı verilmemesi ve bahsi geçen kimliklerin heteroseksüel erkeğin iktidarında kurgulanan ötekiler olması durumları ile iki kutuplu geleneksel cinsiyet algısı, bir dizi ihlal aracılığıyla yeniden kurularak tipik kurtarıcı ve kurban figürleri reddedilir. Böylelikle cinsel politikanın ürettiği ikilikler itibarsızlaştırılarak insan, cinsiyetlendirilmiş problematik matrisin sabitlediği ve ontolojize ettiği kalıplardan sıyrılıp özgür kılınır, yeni olasılıkların başlangıcıyla ortaya çıkan eşzamanlı keşiflerle kimliksizleştirilir, dışla(n)ma ve bozulmayla hiyerarşik varsayımlar sorgulanır. Öznel ile nesnel arasındaki gerilimi ve özel olma hâlini öne çıkaran eserler; etiketleri kucaklama, reddetme ve kimliksizleştirme ile anlamın öncülü olarak belirlenmiş beden politikalarını çürüten, çelişken kurgularla okuyucuyu anlam krizlerine davet eden yıkıcı ve muhalif metinlerdir. Descartes’çı Kartezyen rasyonalizme direnen üçleme, geleneksel polisiyenin biçim ve içeriğini taklit edip ikili karşıtlıklar üretmeden klasik yapının mantık ve felsefesini yapıbozuma uğratmakta, kimlikleştirmeyen bir yazını hedeflemekte ve polisiyenin kendi parodisini üretme potansiyelini ortaya çıkarmaktadır.
The classic detective fiction, which has turned into an element of oppression with its masculine and
absolute structure, allows the genre to be queer by creating cliché types in literary ways and
normalizing them. Pınar Kür is one of the writers who has struggled with the logic of insufficiency
that the patriarchal system attributes to the differences of gender and sexual orientation. In her
detective novel trilogy, some notions, such as excluded identities are not being given the right to
speak and conditioned as the other under the heterosexual man's power; besides, traditional bipolar
gender constructions are rebuilt, and then rejected through some transgressive acts. By doing so,
typical saviour and victim figures are rejected, as well. Thus, by discrediting the dualities produced
by sexual politics, human beings are freed from the patterns which have been fixed and ontologized
by the gendered problematic matrix; the hierarchical assumptions are questioned by exclusion and
distortion, and it is de-identified by the simultaneous discoveries that emerge with the onset of new
possibilities. These works emphasize the tension between the subjective and objective and the state of
being special; thus they are destructive and opposing texts that refute the body politics determined as
the premise of meaning by embracing, rejecting and de-identification labels, and inviting the reader
to meaning crises with contradictory fictions. Resisting cartesian rationalism, the trilogy deconstructs
the logic and philosophy of the classical structure without producing binary oppositions by imitating
the form and content of traditional detective, targeting a non-identifying writing, and revealing the
potential of detective to reveal its own parody.