Bu çalışma, Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü laboratuvarında yürütülen toprak azot analizi sürecinde insan hata olasılıklarını SPAR-H yöntemiyle incelemektedir. HRA yaklaşımının laboratuvar kazalarına uygulanması, prosedürlerin ve ekipmanların yanı sıra personelin deneyim ve eğitim düzeyi gibi faktörlerin de önemini ortaya koymuştur. Analiz adımlarında öncelikle tüm görevler tanımlanmış, ardından Performansı Şekillendiren Faktörlerin (PŞF) seviyeleri belirlenmiştir. Elde edilen bulgular, en yüksek hata olasılığının distilasyon ünitesinde (0,72) gözlendiğini ve bunu eleme aşamasının (0,67) izlediğini göstermektedir. Destilasyon ünitesinde sıcak numuneyle çalışma ve kapasite eksikliği, eleme aşamasında ise yoğun tozun oluşturduğu sağlık riskleri sürecin kritik noktalarıdır. Bu riskleri azaltmak amacıyla kapasite artışı, koruyucu ekipman kullanımı ve ek eğitim programları önerilmiştir. Ayrıca analiz sırasında zihinsel yorgunluk gibi faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanmıştır. Çalışma, SPAR-H yönteminin laboratuvar ortamlarında uygulanabilirliğini kanıtlamakta ve yüksek riskli endüstriler dışında da etkinliğinin altını çizmektedir. Elde edilen bulgular, iş güvenliği, verimlilik ve laboratuvar kazalarının önlenmesi konularında önemli veriler sunarak gelecekte yapılacak benzer araştırmalara yol göstermektedir.
This study examines the probability of human error in the soil nitrogen analysis process conducted in the Trabzon Forest Regional Directorate’s laboratory through the SPAR-H method. Applying the HRA approach to laboratory incidents highlights the significance of procedural guidelines, equipment, and factors such as personnel experience and training. In the analysis steps, all tasks were initially defined, followed by the determination of Performance Shaping Factor (PSF) levels. The findings reveal that the highest error probability was observed in the distillation unit (0.72), followed by the sieving stage (0.67). Working with hot samples and limited capacity in the distillation unit, as well as the heavy dust encountered during sieving, were identified as critical points in the process. In order to mitigate these risks, capacity enhancements, the use of protective equipment, and additional training programs were recommended. Moreover, the importance of considering mental fatigue during the analysis was emphasized. This study demonstrates the applicability of the SPAR-H method in laboratory settings and underlines its effectiveness beyond high-risk industries. The results provide valuable insights into occupational safety, efficiency, and laboratory accident prevention, offering a foundation for future research in similar domains.