Anadolu 18th International Social Sciences Conference, Mardin, Türkiye, 19 - 21 Aralık 2025, ss.747-758, (Tam Metin Bildiri)
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (North Atlantic Treaty Organization, NATO), 2008 Küresel Finansal Krizi’nden bu yana, stratejik ve mali açıdan önemli bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Finansal kriz nedeniyle hükümetlerin mali kaynaklarını iç istikrar tedbirlerine yönlendirmesi, Avrupa ülkelerinin savunma bütçelerinin zayıflamasına yol açmıştır. ABD’nin yüksek savunma harcaması düzeyini koruması ise ittifakın Kanada ve Avrupa ekseni ile ABD’nin savunma harcamaları arasındaki farkı ifade eden transatlantik açığın daha da büyümesine neden olmuştur. Bu ayrışma NATO’da müttefikler arasındaki eşitsiz yük paylaşımı tartışmalarını yoğunlaştırmıştır. Diğer taraftan, 2008’de Rusya-Gürcistan çatışmasıyla başlayan, 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve son olarak 2022’de Rusya-Ukrayna Savaşıyla derinleşen istikrarsızlıklar, NATO’nun tehdit algısını ve savunma önceliklerini gözden geçirmesini zorunlu kılmıştır. Buna ek olarak, siber saldırılar, hibrit savaş yöntemleri, Çin’in küresel etkisinin artması gibi gelişmeler, ittifakın operasyonel yükümlülüklerini daha da genişletmiştir.
Bu doğrultuda, hem ittifak bünyesindeki adaletsiz yük paylaşımı ve bedavacılık (free-riding) sorunlarını çözmek hem de müttefiklerin savunma harcamalarının azalmasıyla zayıflayan caydırıcılık gücünü yeniden güçlendirmek amacıyla 2014 Galler Zirvesi’nde bazı harcama kıstasları kabul edilmiştir. Savunma harcamalarının GSYH’nin yüzde 2’sine çıkarılması ve savunma bütçelerinin en az yüzde 20’sinin Ar-Ge ve teçhizat yatırımlarına tahsis edilmesi yönündeki bu taahhütler, kolektif güvenlik şeklindeki bir küresel kamusal malın tedarikinde yaşanan bedavacılık ve eksik-sunum problemini aşmak için tasarlanmış bir tür yarı-mali kural niteliğine sahiptir. Bu düzenlemelerin, üye ülkelerin savunma katkılarını daha ölçülebilir hâle getirerek yük paylaşımı karşılaştırmalarını daha adil bir zemine taşıyacağı düşünülmektedir. Söz konusu düzenlemeler, 2023 Vilnius ve 2024 Washington zirvelerinde daha ileri taşınarak, %2 hedefinin asgari bir mali yükümlülük olduğu ve müttefiklerin savunma harcamalarını bu hedefin çok ötesine taşımaları gerektiğine vurgu yapılmıştır. Son olarak 2025 Lahey Zirvesi’nde ise üye ülkeler savunma harcama ve yatırımlarını 2035 yılına kadar GSYH’lerinin %5’ne çıkarmayı kabul etmişlerdir.
Bu çalışmada, Küresel Finans Krizi ve sonrasındaki güvenlik tehditlerinin NATO savunma harcamaları üzerindeki etkisi, küresel kamusal mallar ve kolektif eylem sorunu perspektifinden analiz edilmektedir. Çalışma kapsamında, transatlantik açığın derinleşmesi, bedavacılık sorunu ve yük paylaşımındaki asimetriler, 2014 ve sonrasındaki harcama kıstasları üzerinden değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, NATO’nun son dönemde benimsediği mali taahhütlerin, ittifakın yalnızca askeri kapasitesini değil, aynı zamanda kurumsal dayanıklılığını ve uzun vadeli caydırıcılığını güçlendirmeyi hedefleyen kurumsal bir dönüşüme işaret etiği kanaatine varılmaktadır.