Palmet Dergisi, sa.3, ss.125-160, 2023 (Hakemli Dergi)
“Hiç bir şiir bir mezar taşı kadar milli olamaz. Çünkü onda el emeği, göz nuru, sanat vardır ve onlar bize bizi anlatır” (Yahya Kemal Beyatlı)
Yahya Kemal Beyatlı’nın da dillendirdiği gibi mezar taşları milli kimliktir. Kimisinde isim, tarih, meslek, ölüm sebebi, kimisinde soya dair bilgiler bulunurken kimisinde de başlık tipleri ayırt edici özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk’ün var olmaya başladığı ilk dönemlerden günümüze kadar devam ettirilmiş olan mezar taşı geleneği, Osmanlı toplumunda oldukça önem verilen ve sanatsal değere haiz olan şekillendirmelerle devam etmiştir. Devletin yönetim merkezlerinde en erken örnekleri bulunan bu taşlar, zamanla tüm Osmanlı coğrafyasında kullanılmış ve Anadolu’da üstün niteliklere sâhîp bir arşiv oluşmuştur.
Bu birikimin güzel örneklerine sâhîp Trabzon, İpek Yolu üzerinde olması ve limanlarının varlığı ile devletin yönetim merkezi ile sürekli iletişim halinde olan, mimari ve süsleme ile ilgili gelişmeleri yakından takip eden kentler arasındadır. Şehrin ilk yerleşim yerlerinden olan Boztepe’de kentin eski mezarlıkları arasında sayılan Âhî Evren Dede Camii ve Türbesi haziresinde bulunan mezar taşları, dönemin mezar taşlarındaki sanat anlayışının taşra kullanımlarını belgelemek adına çalışmaya konu olarak seçilmiştir. 1812-1910 yılları arasındaki yaklaşık yüz yıllık sürecin verileri olan 11 başucu, 10 ayakucu taşı ayrıntılı bir biçimde tanıtılıp değerlendirilmiştir.
Devrin edebi ve sanatsal anlayışını bir arada çözümlemeye fırsat veren bu eserler, genel olarak 19. yüzyıl
eserleri olduğu için Osmanlı sanatının Batılı akımlardan etkilendiği sürecin dönemsel özelliklerini
bünyesinde barındırmaktadır. Hem biçim hem de süsleme özellikleri açısından başkent üslubuna
oldukça yakın örnekler olduğu tespit edilen bu taşlar, kültürel belleğin önemli temsilcileri arasında
yerini almıştır.
“No poem can be as national as a tombstone. This is because they are handicrafts, they are an art, and they express who we are.” (Yahya Kemal Beyatlı)
As Yahya Kemal Beyatlı once said, tombstones are national identity. Some contain details such as name, date, occupation, and cause of death, some have information on their ancestries, while others have distinctive features such as headdress types. The tradition of tombstones, which has been preserved since the first eras when the Turks began to exist, was continued in Ottoman society with highly important and artistic designs. These stones, the most exquisite examples of which were found in the main cities of the Ottoman Empire, spread throughout the Ottoman territories over time, ultimately creating an archive with superior qualities.
Trabzon, one of the cities with outstanding examples of this heritage, was in constant communication with the administrative center of the state with its location on the Silk Road and the presence of ports, and closely followed the architectural and ornamental developments. Boztepe, which is one of the highest hills of the city today, is one of the oldest settlements of Trabzon and the cemetery next to Âhî Evren Dede Mosque and Shrine is one of the oldest cemeteries. In the present study, 11 headstones and 10 footstones, which are the data of a hundred-year period between 1812-1910, were identified and evaluated in this cemetery.
Since these stones are generally 19th-century works, it has been concluded that they embody the
periodic characteristics of the process in which Ottoman art was influenced by Western movements and
that they are extremely close to the capital style in terms of their stylistic characteristics.