S-400 Krizi Sonrası Türk Dış Politikası’nda Yeni Arayışlar


Creative Commons License

KÖSE İ.

III. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kongresi, Trabzon, Türkiye, 12 - 13 Eylül 2019, cilt.3, ss.115-123

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: 3
  • Basıldığı Şehir: Trabzon
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.115-123
  • Karadeniz Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Türk Dış Politikası, Osmanlı Devleti’nin Viyana Bozgunu sonrası kuvvet dengelerini gözetip, statükoyu
koruyacak bir düzlemde düzeleme evrilmiştir. Bu tutum Orta Büyüklükte bir Güç olan Türkiye Cumhuriyeti
Devleti tarafından da özümsenip, temel dış politika paradigması olarak uygulamaya konulmuştur. Her ne kadar
iki savaş arası dönem olan 1923-1939 yılları arasında bu politika uygulanabilse de; Soğuk Savaş döneminin
bloklar sisteminde söz konusu politikanın uygulaması mümkün olmamıştır. Soğuk Savaş bittiğinde bütün
dünya gibi Türkiye de, yeni sisteme nasıl adapte olunacağına hazırlıksız yakalandı. Aynı dönemde Türkiye’nin
yakın çevresinde yaşanan çatışmalar önce güvenlik sonra da kitlesel göç hareketleri başa çıkılması güç
sorunlara sebebiyet verdi. Yer altı enerji kaynaklarının çıkar alanı haline getirdiği yakın çevrede hegemon
güçler dâhil çok sayıda aktörün faaliyet göstermesi kaçınılmazdı. Yeni çıkar alanları geleneksel ittifakları da
sarstı, Türk-ABD ilişkilerinde sorunlar yaşanmaya başlandı. Bunun üzerine Türkiye uzun erimli uzmanlık ve
kullanım gerektiren silah sistemlerinin tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeye başladı. Rusya’dan alınan S-400
füzeleri Türk-ABD ilişkilerindeki krizi derinleştirecek bir etkide bulundu.