Soğuk Savaş Sonrası Türkiye'nin Kafkasya ve Orta Asya Siyaseti, Tüysüzoğlu G.,Özkan A., Editör, Detay Yayıncılık, Ankara, ss.319-343, 2018
Bu bölüm dahilinde Sovyetler Birliği sonrası Türkiye-Tacikistan ilişkileri dönemsel koşulları içinde ele alınacak ve diğer Orta Asya devletleriyle ile yaşanan dinamikler açısından bir projeksiyon tutulmaya çalışılacaktır. Bu projeksiyon daha çok Tacikistan üzerinden anlamlandırılmaya çalışılacaktır. Tacikistan’ın gerek Türkiye ile ilişkileri gerekse Batılı ülkeler ve diğer Orta Asya ülkeleri ile ilişkileri tarihsel dinamikleriyle ele alınacaktır. Tacikistan kimliğinin bulunduğu coğrafya itibariyle ihtilaflı durumu ve kırılgan yapısı ilişkilerin teorik çerçevesinin net olarak çizilmesinde çalışmanın en kırılgan özelliği olacaktır. Bu açıdan 20. yüzyılın başlarından itibaren Özbek kimliği ve Tacik kimliğinin ayırt edilişinde kendi ihtilafını da aşamayan Tacik coğrafyası ya da günümüz Tacikistan devleti coğrafyası Türkiye ile olan bağlarını bir dinamizme dönüştürememiş Orta Asya ülkelerinden birisidir. Her ne kadar bölgede köklü bir kimliğe de sahip olsalar, Tacikler ulusal devlet anlayışını ve misyonunu oluşturmada pasif kalmıştır. Türkiye ile olan bağları da bu pasifliğin gölgesinde olmuştur. Genç Türkiye Cumhuriyeti kendi kuruluşunu 20. yüzyılın ilk yarısında inşa ederken uzunca bir süre Tacik kimliğini tanıyamamış ya da tanımaya fırsatı olmamıştır. 1991’de bağımsızlığını ilan eden Tacikistan’a ikili ilişkiler doğrultusunda anlamlar yüklemek bu tarihten sonra daha doğru olacaktır. Türkiye birçok eski Sovyet ülkesi ile 1991 sonrasında bağlar oluşturmaya başlamıştır. II. Dünya Savaşı sonrası kendi eksenini, Batı temelinde inşa eden Türkiye, Orta Asya ölçeğine ilgisini 1991 sonrasına bırakmıştır. Bunun en önemli nedeni kendi komşularıyla olan ilişkilerinde hem askeri hem de politik olarak istikrarı sağlayamaması önemli bir etkendir. Orta Asya coğrafyası kendi düzlemini 1991 sonrasında, travmatik bir şekilde inşa ederken Türkiye-Tacikistan ilişkileri Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan gibi ülkelerin de gerisinde kalmıştır. Kuruluşundan hemen sonra Türkiye tarafından bağımsızlığı tanınan Tacikistan’da ilk büyükelçiliklerden birisini açan Türkiye, Tacikistan siyasal ortamının etkisiyle bu ülkede uzunca yıllar adından söz ettirememiştir.
Özellikle 1992-1997 arasında Tacikistan iç savaşı, kuruluşunun ilk yıllarında bu ülkeyi zorlayan en önemli gelişmeler arasındadır. Tacikistan kurulduğu yıllardan itibaren kurumsal anlamda ve endüstriyel düzeyde kendi kendine yetebilme anlamında zorlanırken yoksullaşma ve dönemsel gelişmeler Türkiye-Tacikistan ilişkilerinin önüne geçmiştir. Rusya ve Çin gibi ülkelerin bölgedeki etkinliği Türkiye’nin ideallerini ve beklentisini arka plana atmıştır. Ekonomik engeller Tacikistan’ın gelişimi için sürekli olarak hep alarm verirken Türkiye’nin atacağı adımları da engellemiş ya da geciktirmiştir. 1990’lı yıllar Türkiye’nin başta terörizm nedenli olmak üzere kendi ritmini de bozduğu yıllardır. Her iki ülkenin dönemsel koşulları ikili ilişkileri 2000’lerin başında yoğunlaştıracaktır.