Günümüz Gelişmeleri Işığında Uluslararası Sistemde Kutupluluk Tartışmaları: Suriye Örneği


Creative Commons License

KÖSE İ.

III. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kongresi, Trabzon, Türkiye, 12 - 13 Eylül 2019, cilt.3, ss.444-460

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: 3
  • Basıldığı Şehir: Trabzon
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.444-460
  • Karadeniz Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Temel olarak devlet merkezli bir nitelik taşıyan uluslararası sistem kavramı, devletlerin güçlerini maksimize
etme çabalarına paralel olarak şekillenmiş ve şekillenmektedir. Bu çerçevede sistem analizi, en genel anlamda,
uluslararası siyasal sistemdeki belirli bir güç dağılım biçiminin, sistemde yer alan devletlerin dış politikaları
üzerindeki etkilerini incelemektedir. Uluslararası ilişkiler tarihinin son yüzyıl boyunca gelişimini dikkate
alacak olursak, uluslararası krizler veya küresel ölçekli savaşlar sistemin yapısı üzerinde dönüştürücü bir etkiye
sahiptir. 1. ve 2. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkım, insani felaketlerin yanı sıra sistem üzerindeki güç dağılımını
da değiştirmiştir. 2. Dünya Savaşı’na dek çok kutuplu bir dünya düzeninden bahsedilirken, savaşın ardından
iki büyük gücün arasında paylaşılan iki kutuplu bir düzen ortaya çıkmıştır. Benzer şekilde bu evre de güç
politikalarının ve uluslararası krizlerin getirdiği dayatmalar ile son bulmuş ve yerini tek büyük gücün
hegemonyasına bırakmıştır. İki kutuplu uluslararası sistemin hüküm sürdüğü dönem, diğer adıyla Soğuk Savaş
döneminin ardından günümüz uluslararası sistemin yapısına yönelik tartışmalar yoğun bir şekilde devam
etmektedir. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte tek kutuplu bir uluslararası sistemin ortaya çıktığı gerçeği
genel kabul görmektedir. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren sistemin çok kutuplu bir yapıya evrildiği, sistemin
mevcut yapısının çok kutuplu olduğu ve sistemin hali hazırda tek kutuplu yapısını sürdürdüğüne yönelik
tartışmalar ortaya çıkan uluslararası gelişmeler çerçevesinde tartışma konusu olmaktadır. Özellikle 11 Eylül
saldırılarının ardından ortaya çıkan gelişmeler sistemin yapısını tartışmaya açmaktadır. Şüphesiz bu tartışmalar,
sistemin yükselen güçlerinin ya da potansiyel güç kutuplarının dış politika hamlelerinin ve sistemin tek kutbu
olan hegemonik gücün kontrolü dışındaki gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. 2010’da Kuzey
Afrika ve Orta Doğu coğrafyasında başlayan halk hareketlerinin zamanla bir iç savaşa sürüklenmesi hem
bölgesel hem de küresel güçlerin bu kriz üzerinden karşı karşıya gelmelerine neden olmuştur. Suriye’de
yaşanan kriz hem insani hem de güç politikaları boyutuyla etki yaratmaktadır. Hali hazırda devam etmekte olan
kriz, bölge üzerindeki güç politikalarının, güç boşluklarının ve nüfuz rekabetlerinin odağı olmasıyla uluslararası
sistemin dönüşümünün bir yansımasını göstermektedir.