Geçmişten Günümüze Ürotelyal Karsinomun Klinikopatolojik Parametrelerinin Karşılaştırılması


Türkmen Usta Z., Sağnak Yılmaz Z.

1.Uluslararası Doğu Karadeniz Aile Hekimliği Kongresi, Ordu, Türkiye, 26 - 28 Mayıs 2023, ss.292-293

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ordu
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.292-293
  • Karadeniz Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

AMAÇ

Mesane kanserleri üriner sistemin en sık kanserlerinden biridir. Türkiye kanser istatistikleri 2017 verilerine göre erkeklerde en sık görülen kanserler sıralamasında %7.7 ile 4. iken, kadınlarda ilk 10 kanser içerisine girememiştir. Çalışmamızda 2008-2010ve 2020-2022 yılları arasında mesane biyopsisi ile tanısı konulmuş ürotelyal karsinom vakaları arasındaki yaş, cinsiyet, patolojik evre ve histolojik derece arasındaki farkları ortaya koymayı amaçladık.

METOD

Çalışmaya 2008-2010 yılları arasında bölümümüzdemesane biyopsilerinden ürotelyal karsinom tanısı alan 16hasta ile 2020-2022 yılları arasında tanı alan 306 hasta dahil edildi. Sistektomi materyalleri ve metastatik odak biyopsileri dışlandı. Olgular yaş, cinsiyet, patolojik evre ve histolojik derecelerine göre karşılaştırıldı. Tümörlerin patolojik evreleri pTa, pT1 ve pT2 olmak üzere 3 grupta, histolojik dereceler ise yüksek dereceli ve düşük dereceli olmak üzere 2 grupta değerlendirildi.

BULGULAR

2008-2010 yılları arasında ürotelyal karsinom tanısı alan 16vakanın 142 (%85)’si erkek, 25 (%15)’i kadın, 2020-2022 yılları arasında tanı alan 306 vakanın 269 (%87.9)’u erkek, 37 (%12.1)’si kadındır. Bu iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır. Yaş dağılımına bakıldığında 2008-2010 yılları arasında ortalama yaş 67.1±11.8, en düşük tanı alma yaşı 28, en yüksek 92’dir. 2020-2023 yılları arasında ortalama yaş 70±10.9, en düşük tanı alma yaşı 36, en yüksek 96’dır. İki grup arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p=0.024). Ürotelyal karsinomun invazyon durumuna bakıldığında, 2008-2010 yılları arasındaki 167 vakanın 77 (%46.1)’si invazivken, 90 (%53.9)’ı noninvazivdir. 20202022 yılları arasındaki 306 vakanın 143 (%46.7)’ü invaziv, 163 (%53.3)’ü noninvazivdir. İki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır. Patolojik evresine göre 20082010 yılları arasındaki 167 vakanın 90 (%53.9)’ı pTa, 51 (%30.5)’i pT1, 26 (%15.6)’sı

292

Sözlü Bildiri 85

pT2’dir. 2020-2022 yılları arasındaki 306 vakanın 164 (%53.6)’ü pTa, 64 (%20.9)’ü pT1, 78 (%25.5)’i pT2’dir. İki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p=0.011). pT2 vakalar 2020-2022 yılları arasında anlamlı olarak daha fazla saptanmıştır. 2008-2010 yılları arasındaki 167 vakanın 80 (%47.9)’i yüksek dereceliyken, 87 (%52.1)’si düşük derecelidir. 2020-2022 yılları arasındaki 306 vakanın 151 (%49.3)’i yüksek dereceli, 155 (%50.7)’i düşük derecelidir. İki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı p değeri saptanmamıştır.

SONUÇ

10 yıllık zaman dilimi sonrası karşılaştırdığımız iki grupta da ürotelyal karsinomların erkeklerde kadınlara göre daha sık olduğu görüldü. Günümüzde, 10 yıl öncesine göre ürotelyal karsinom tanısı alma ortalama yaşının 3 yaş daha arttığı saptandı. Patolojik evresine göre pT2 olan vakalar günümüzde pT1 vakalara göre daha fazla görülmektedir. Bu sonuçlara göre günümüzde 10 yıl öncesine göre daha yaşlı hastaların tanı aldığı ve hastaların daha ileri evrede olduğu çıkarımı yapılabilir.