Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, cilt.9, sa.33, ss.95-121, 2018 (Hakemli Dergi)
Tarım
arazilerinin sürdürülebilir yönetimi sadece mülkiyet odaklı yaklaşımlarla
sağlanamamaktadır. Dünya’da ve Türkiye’de tarım topraklarının önümüzdeki
yüzyılda artan öneminin sonucu olarak, kırsal alanlarda tarım arazilerinin
mülkiyet haklarının edinimi ve kullanımının daha fazla kısıtlanacağı öngörülmektedir.
Ülkemizde tarım arazilerinin parçalanması ve bu parçalamannın verimliliğe olan
negatif etkisi çağdaş ülkelerdeki ölçütlerin çok ötesindedir. Gelinen noktada
yeni yasal tedbirlerin alınması artık zorunlu hale gelmiştir. Bu çerçevede 2005
yılında yürürlüğe giren Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu (TKAKK) ile
tarım arazilerinin satış, miras vb yöntemlerle devri yeniden ele alınmıştır.
Böylece, Türk Medeni Kanunu’nun tarım arazilerinin intikalini düzenleyen
hükümleri kaldırılarak TKAKK altında yeni emredici hükümlere yer verilmiştir.
Yeni düzenleme ile tarım arazilerinin mülkiyetinin devri zorunlu kılınmıştır.
Dünya’daki benzer örneklerde olduğu gibi, ehil mirasçı kavramı ortaya atılarak
aslında tarım arazisinin işleyene devredilmesi amaçlanmıştır. Diğer mirasçıların
mirasdan doğan hakları ise arazilerin tarımsal gelir değeri üzerinden bedele
dönüştürülmüştür. Aynı zamanda tarım arazilerin satışı/hisseli satışı, asgari tarımsal
arazi büyüklükleri ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri normları dikkate
alınarak kısıtlanmıştır. Yapılan bu yasal düzenlemeler ile tarım arazilerinin işletilmesinde
verimliliğin artırılması amaçlamaktadır.