Yalvaç Akademi Dergisi, cilt.8, sa.1, ss.1-19, 2023 (Hakemli Dergi)
Ses ile mimarlığın ilişkisi mağaralarda gerçekleştirilen ayinlere kadar
uzanmaktadır. İnsanoğlu duygularını ve düşüncelerini iletmenin bir yolu
olarak yüzyıllardır enstrümanlar ile müzik icra etmişler ve şarkılar
söylemişlerdir. Günümüze kadarki süreçte, müzikal sesin en iyi şekilde,
ortamdaki dinleyicilere iletilmesi için pek çok farklı forma sahip
alanlarda performanslar sergilenmiştir. 18. yy itibari ile sadece konser
amaçlı tasarlanan salonların kullanımı ön plana çıkmıştır. 20. yy’a
kadar konser salonları basit ve klasik bir düzen ile inşa edilmiş ve en
yaygın biçimler; ayakkabı kutusu, yelpaze ve at nalı salon formları
olmuştur. Ancak modern müziğin etkinleşmesi, salon kapasitelerinin
arttırılması ihtiyacı yeni form arayışlarına da neden olmuş ve akustik
alandaki gelişmelerle birlikte “üzüm bağı” salon formu tasarım sürecine
dahil olmuştur.
Bu çalışma kapsamında, üzüm bağı formuna sahip konser salonun yer aldığı
“Elbphilharmonie Hamburg Binası” için; kentsel-yakın çevre ve mekansal
bağlam açısından, yapım teknolojisi ve fiziksel çevre açısından, fuaye
ve salon tasarımı açısından analizler gerçekleştirilmiş ve
değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışma sonucunda, Elbphilharmonie Hamburg
Binasının form, fonksiyon ve yapım teknolojisi açısından önem taşıdığı,
ayrıca tarihi doku ile bütünleşen binanın Elbe Nehri’nin sağladığı
ulaşım ve ticaret avantajları sayesinde ön plana çıkmış olduğu
belirlenmiştir.