Climate change negatively impacts agricultural productivity, production capacity, and energy costs through increasing extreme weather events and gradual global warming. This situation poses significant risks for monetary policy by threatening price stability. These effects, often referred to in the literature as "heatflation" and "climateflation," have been the subject of growing debate in recent years, particularly regarding their impact on food prices and consumer inflation. This study analyzes the effects of climate change on food and consumer inflation in Türkiye from 1990 to 2021 using the ARDL bounds testing approach and the Toda-Yamamoto causality tests. The findings indicate that climate change exerts long-term inflationary pressures on food and consumer inflation. Furthermore, a bidirectional causal relationship between climate change and food and consumer inflation has been identified. These results highlight the necessity for central banks to broaden their policy tools to address climate change, in order to manage the upward pressure that climate risks exert on price stability.
İklim değişikliği, artan aşırı hava olayları ve kademeli küresel ısınma yoluyla tarımsal verimlilik, üretim kapasitesi ve enerji maliyetleri üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu durum, fiyat istikrarını tehdit ederek para politikası açısından önemli riskler doğurmaktadır. Literatürde “ısıflasyon” ve “iklimflasyon” gibi kavramlarla ifade edilen bu etkilerin, özellikle gıda fiyatları ve tüketici enflasyonu üzerindeki yansımaları son yıllarda sıklıkla tartışılmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de iklim değişikliğinin gıda ve tüketici enflasyonu üzerindeki etkileri 1990-2021 dönemi için ARDL sınır testi yaklaşımı ve Toda-Yamamoto nedensellik testlerini kullanarak analiz edilmiştir. Bulgular, iklim değişikliğinin gıda ve tüketici enflasyonu üzerinde uzun dönemli enflasyonist baskılara yol açtığını göstermektedir. Ayrıca, iklim değişikliği ile gıda ve tüketici enflasyonu arasında çift yönlü nedensellik ilişkisinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuçlar, merkez bankalarının politika araçlarını iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik genişleterek, iklim risklerinin fiyat istikrarı üzerindeki yukarı yönlü baskısını yönetmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.