in: FARKLI CERRAHİ ALANLARDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR, MÜSLÜM TOPTAN,EMİNE GENÇOĞLAN,ZELİHA AYHAN, Editor, İKSAD Publishing House, Adıyaman, pp.151-181, 2021
ORTODONTİDE HIZLI MAKSİLLER GENİŞLETME
Dr. Öğr. Üyesi Buket
PALA MUTLU[1]
GİRİŞ
Hızlı
Maksiller Genişletme (RME), midpalatal süturu ayırarak maksiller ark
genişliğini artırmak için kullanılan bir tekniktir. Maksiller genişletmenin
amacı dişleri kemiğe göre hareket ettirerek sadece diş arkını genişletmek
değil, maksillayı genişletmektir. Bu bağlamda posterior dişlere hızlı kuvvet
uygulanması ile diş hareketi için yeterli zaman kalmadan kuvvetin sütura
aktarılması ve dişler destekleyici kemiğe göre yalnızca minimum düzeyde hareket
ederken süturun açılması beklenmektedir. Başka bir deyişle hızlı bir aktivasyon
iskeletsel değişikleri en üst düzeye çıkarmanın ve dişsel değişikliği en aza
indirmenin yolu olarak düşünülmüştür (Proffit,
Fields et al. 2018).
Hızlı
maksiller genişleme (RME) uzun bir geçmişi olan bir işlemdir. Angell 1860'de bu
prosedürü tanıtmıştır ve o zamandan beri popülerliğini korumaktadır (Bishara and
Staley 1987). Daha sonraları Hass (Haas 1959), Biederman (Biederman
1973), Debanne (Debbane 1958) gibi araştırmacılar tarafından da çeşitli
klinik çalışmalar yürütülmüştür.
RME,
daralmış maksiller ark, yetersiz ark çevresi, Wilson'un aşırı eğri olduğu
olgular ve daralmış hava yolu nedeniyle posterior çapraz kapanış gibi birçok
sorunu tedavi etmek için yaygın olarak kullanılan bir prosedürdür(Bishara and
Staley 1987, Roy and Walia 2021). Günümüzde RME uygulamaları ortodontik
tedavinin önemli bir parçası haline gelmiş olup, farklı dizayn ve protokoller
ile uygulanmaktadır.
Genel bir prosedür olarak günde 0,5 mm lik
vida aktivasyonu (vidanın iki çeyrek tur dönüşü) ile sütur boyunca 10 ila 20
poundluk basınçla 2 ila 3 haftada bir santimetre veya daha fazla genişletme
elde edilebilir. Hareketin çoğu maksillanın iki yarısının ayrılmasıdır, ancak
kuvvet bitişik posterior yapılara da iletilir. Santral kesici dişler arasında
bir boşluk meydana gelir çünkü sütur anteriorda daha hızlı ve daha fazla açılır(Proffit,
Fields et al. 2018).
1. HIZLI
ÜST ÇENE GENİŞLETMESİnin ENDİKASYON VE KONTRENDİKASYONLARI
1.1.Hızlı
Üst Çene Genişletmesinin Endikasyonları
Hızlı üst çene genişletme endikasyonlarını şu
şekilde sıralayabiliriz:
·
Dişsel,
iskeletsel veya her ikisinin kombinasyonu ile ortaya çıkmış transversal
maksiller darlık,(Haas 1980)
·
Tek veya çift taraflı
posterior çapraz kapanış vakalarında, (Petrén
and Bondemark 2008, Agostino, Ugolini et al. 2014)
·
Süt ve karışık dişlenme
dönemindeki tek taraflı fonksiyonel çapraz kapanışın morfolojik çapraz kapanışa
dönüşmesini ve kraniyofasiyal asimetriye yol açmasını engellemek amacıyla, (Tsanidis,
Antonarakis et al. 2016)
·
Dudak damak yarıklı
hastalarda, (Haas
1970, Bishara and Staley 1987)
·
Çekimsiz tedavi edilebilecek
bazı sınır vakalarda ark boyunu arttırarak yer elde etmek amacıyla,(Haas
1980, Gianelly 2003)
·
Çapraz kapanışı olan veya
olmayan Sınıf II bölüm 1 maloklüzyonlu hastalarda,veya maksiller yetmezliği
olan sınıf III malokluzyonlu veya psödo sınıf III hastalarda, (Bishara
and Staley 1987)
·
Ağız köşelerinde meydana
gelen bukkal koridorların giderilerek geniş bir gülmseme arkı elde emilmesi
amacıyla,(McNamara
and Brudon 1993, Moore, Southard et al. 2005)
·
Maksiller darlığı kompanse
eden üst posterior dişlerin aksiyal eğimini düzeltmek amacıyla,(McNamara
and Brudon 1993)
·
Nazal obstriksiyonu olan
hastalarda burun solunumunu iyileştirmek amacıyla,(Warren,
Hershey et al. 1987)
·
Maksiller sutural sistemin mobilizasyonu
amacıyla,(da
Silva Filho, Magro et al. 1998)
·
Ortognatik cerrahiye hazırlık amacıyla,(McNamara
and Brudon 1993)
·
Wilson eğrisinin derinleştiği vakalarda(McNamara,
Brudon et al. 2001)
kullanılabilir
1.2. Hızlı Üst Çene
Genişletmesinin Kontrendikasyonları
2. Üst Çene Genişletmesinde Kullanılan
Apereyler
Aparey seçimi, hastanın iskeletsel paternine,
yaşına, transversal uyumsuzluğun miktarına, çapraz kapanışta olan diş sayısına,
hastanın alışkanlıklarına ve kooperasyonlarına göre yapılmalıdır(Bishara and
Staley 1987).
Üst çene genişletmesinde kullanılan apareyleri
destek aldığı yapılara göre;
2.1. Diş Destekli
Üst Çene Genişletme Apareyleri
Arnold apareyi :
Helezon yay genişletici, molar bantlar üzerindeki dikey yarım borular
vasıtasıyla tutturulur. Güç için helezon yaylar kullanarak lingual basınçlarla
ark genişletilir.
Howe apareyi:
Raynold howe tarafından 1982 yılında tanıtılmıştır. Amacı damak mukozasını
akrilik plaklardan korumak. Dişleri bantlamaya gerek kalmadan döküm yapılarak
hazırlanabilir (Howe 1982).
Hyrax apareyi :
Aparey özel bir genişletme vidasının kalın tel uzantıları aracılığıyla birinci
molar ve premolar dişlerindeki bantlara lehimlenmesiyle oluşturulur . Biederman
tarafından -Hygienic rapid expander- olarak tanıtılmıştır. Hass apareyine
oranla daha hijyenik olduğu bildirilmiştir. Klinisyenler tarafından en çok
kullanılan apareylerdendir.(Schuster,
Borel-Scherf et al. 2005)
Keles keyless apareyi: Prof.Dr.Ahmet Keleş tarafından literatüre kazandırılmış olan
apareydir. Hyrax vidalarının çevirme esnasında
üzerindeki deliği görmek kolay olmadığı için anahtarı deliğe yerleştirmek de
zor oluyor. Diğer yandan, sivri uçlu tel anahtarın damak mukozasını yaralama
olasılığı ile yemek veya nefes borusuna kaçma riski yaygın istenmeyen sonuçlar
olup bugün her ikisi de ortodontik uygulamalarda yaşanabiliyor. Bu gibi
istenmeyen durumların üstesinden gelmek amacıyla geliştirilen anahtarsız genişleticinin
içerdiği entegre aktivasyon kolu, hasta tarafından kolayca aktive edilebiliyor.
Böylece genişletme protokolü daha kontrollü, kısa ve etkin bir biçimde
sağlanabiliyor.
Fan type ekspansiyon apareyi: Schellino ve arkadaşları tarafından asimetrik genişletme ihtiyacı
olan durumlar için seçici bir genişletme sağlamak amacıyla tasarlanan bir
vidadır . Özellikler anteriorda kaninler arasında daha fazla genişletmenin
istendiği durumlar da kullanılabilir (Schellino
1996, Gopalakrishnan and Sridhar 2017).
Rapid maxillary expansion with different opening (EDO): EDO cihazı,şiddetli alveolar yarık
deformiteleri olan hastalarda ve sıra dışı ark formları olan yarık olmayan
hastalarda kullanılmak amacıyla üretilmiştir.
EDO, enine yerleştirilmiş iki genişletme vidası ile tasarlanmıştır. İki
vidanın arasındaki 1,2 mm çapında yuvarlak enine çubuk, genişleticinin ve
destekleyici dişlerin ileri veya geri yer değiştirmesini önlemek için bir
dengeleyici görevi görür. Kanin dişler arasında daha fazla genişleme
gerektiğinde, ön vida daha da etkinleştirilebilir. Paralel konfigürasyonda
açmak için her iki genişletme vidası da etkinleştirilebilir (Garib, Garcia
et al. 2014).
2.2.Diş-Doku Destekli Üst Çene
Genişletme Apareyleri
Hass apareyi (Haas 1961) : Diş ve doku destekli bir hızlı üst çene
genişletme apareyi olan "Haas apareyi" 1961 yılında Dr. Andrew J.
Haas tarafından tanıtılmıştır. Aparey dizaynı üst birinci küçük azı ve molar
dişlere yerleştirilen bantlardan, damak bölgesindeki akrilik plaktan ve plağın
ortasına yerleştirilen bir vidadan oluşmaktadır. Bu aparey akrilik desteği
sayesinde kuvveti bir bütün olarak maksillanın iskeletsel ve dentoalveoler
yapılarına uygulamaktadır(Haas 1980). Ancak, akrilik plak yüzünden bu apareyle
ilgili çok fazla hijyen sorunları ve yumuşak dokuda irritasyonları
bildirilmiştir (Haas 1961,
Biederman 1973).
Hilgers apareyi :
Lehimli yatay heliksli iki molar banttan ve bir akrilik plakaya gömülü vidadan
oluşur. Telin anterior uzantıları, oklüzal stop olarak işlev görür, birinci
premolar dişler üzerinde veya süt birinci molar dişler üzerinde bulunur.
Heliksler, damaktan destek alan büyük bir Nance pedinin intraoral ankraj görevi
görmesine çok benzer şekilde ankraj kaynağı olarak kullanılarak üst büyük azı
dişlerini döndürme ve distalize etme işlevi görür. Vida, ortopedik bir
midpalatal expansiyon oluşturur (HILGERS 1991).
Timms’in döküm splintli apareyi: Timms tarafından 1981 yılında tanıtılmıştır. Aparey dizaynı üst
santral dişler dışında tüm dişlerin oklüzal ve insizal kenarlarını örten krom
kobalt döküm plak ve bir vidadan oluşur. Aparey daha sonraları döküm plaklar
yerine akrilik plaklar kullanarak modifiye edilmiştir.(Timms 1981)
2.3.Kemik Destekli
Üst Çene Genişletme Apareyleri
Geç
adölesan bireylerde süturu kırmak için daha ağır kuvvet gerekir. Orta
kuvvetlerle süturun açılma şansı kemik olgunluğunun artmasıyla azalır ve daha
ağır kuvvetle bile diş destekli genişleticilerin süturu açmak yerine sadece
dişleri hareket ettirme ihtimali artar(Proffit,
Fields et al. 2018). Diş kaynaklı
(hyrax tipi) veya diş ve doku kaynaklı (Haas tipi) geleneksel hızlı maksiller
genişleticiler, bazal kemik üzerinde şüpheli etkilere neden olmaktadır. Bu hastalar için, başlangıçta hızlı aktivasyon
iki olası tepkiden birine yol açar: istenilen kırılma meydana gelir veya hasta
anlamlı bir şekilde ağrı çeker. Hasta yönetimi açısından, belirtilen senaryo
üzerinden geçmek yerine iskeletsel destekli bir genişletici ile kuvvetin direk
bazal kemiğe iletilmesi sayesinde oluşabilecek problemlerin üstesinden gelmek amacıyla
miniscrew destekli hızlı damak genişletici (MARPE) tasarlanmıştır.(Lee,
Park et al. 2010)
Prosedürün
amacının diş destekli genişletme apareyleri ile yapılan tedavilerde görülen
ankraj kaybının kortikal kemik fenestrasyonlarının ve kök rezorpsiyonlarının
önlenmesi olarak bildirilmiştir (Mommaerts
1999).
Son
zamanlarda yapılan çalışmalar damakta bulunan vidaların, palatal ankrajlı veya diş destekli
genişleticilere kıyasla önemli bir farkla, daha iyi ankraj ve önemli ölçüde
daha az diş hareketi sağladığını göstermiştir(Lin, Ahn et
al. 2015, Hourfar, Kinzinger et al. 2016). Bununla birlikte, sütur genişledikçe
dişlerin birbirinden ayrıldığı ve
nüksetmeye neden olan diş hareketi olasılığının hala mevcut olduğu
unutulmamalıdır. Bu nedenle implant ankrajının genişletme tamamlandıktan sonra
2-3 ay yerinde kalması gerekir (Proffit,
Fields et al. 2018).
2.4. Diş-Kemik
Destekli Üst Çene Genişletme Apareyleri
Diş -
kemik destekli hızlı üst çene genişletme apareyleri ‘Hibrit Hyrax’ olarak da
adlandırılmaktadır.
Gerekli süt dişleri mobil ise, karışık
dişlenmenin geç evresinde, maksiller süturun genişletilmesi için destek
alınacak yeterli ankraj mevcut olmayabilir. Bu, özellikle maksilla'nın
genişletilmesine eşzamanlı bir yüz maskesi kullanımı planlandığı durumlarda
geçerlidir, çünkü tam bir erüpsiyon ve küçük azı dişlerinin kök oluşumunun
beklenilmesi istenmez. Alternatif bir mekanizma, Hyrax genişletici için bir
ankraj olarak posteriordaki ilk molarları ve anterior bölge için iki mini
implantı kullanmak olabilir(Ludwig,
Baumgaertel et al. 2007).
Yapılan başka bir çalışmada hibrid hyrax
apareyi, maksiller genişletme için özellikle ön diş ankrajı azalmış hastalarda
kullanımını etkili bulmuşlardır. Sabit ortodontik tedaviye daha erken
başlanılabilmesi de bir avantajdır. Yine aynı çalışmada hibrit hyraxın
maksiller protraksiyon için bir yüz maskesi ile kombinasyonu, diş yapısının
mesiyal hareketini en aza indirmede etkili olduğu da bildirilmiştir (Wilmes,
Nienkemper et al. 2010).
3.Cerrahi Destekli Hızlı Üst Çene
Genişletmesi (SARME)
Transvers maksiller büyüme,
kadınlarda 14-15 yaşlarında; erkeklerde ise 15-16 yaşlarında azalmakta ve
maksiller suturlar kalsifiye olamaktadır (Korn
and Baumrind 1990). Genel olarak 16 yaşından büyük
kadınlarda ve 19 yaşın üstündeki erkek bireylerde maksiller genişletme
işleminde cerrahi destek gerektiğini belirtilmiştir(Garib,
Henriques et al. 2005).Erişkinlerde artan yaş ve mid-palatal süturdaki kalsifikasyon ile
birlikte genişletmeye karsı direncin de arttığı bildirilmiştir.
Literatür, olgun hastalarda başarısızlık veya nüks gibi RME'nin
eşlik ettiği çeşitli sorunlardan ve dişle destekli apareyler ile ilgili
periodontal problemlerden bahsetmektedir (Pinto,
Mommaerts et al. 2001) Diğer bazı çalışmalar maksiller
kemik parçalarının hareket eksikliğini bildirmiştir; azı dişlerinin aşırı
devrilmesi; posterior dişlerinin bukkal kök rezorpsiyonu ve hatta dişler
bukkal kortikal kemiğe doğru itilirken, kemik rezorpsiyonlarına ve dişeti çekilmesine
yol açan periodontal kusurlar; eşit olmayan genişleme ve öngörülemeyen
nüks ve cihaz altında ağız mukozasında ağrı hissinden veya nekrozdan
bahsetmektedir (Pearson, Davies et al. 1996,
Silverstein and Quinn 1997, Koudstaal, Poort et al. 2005).
Cerrahi yardımlı hızlı maksiller genişleme (SARME) için genel
endikasyonlar iskeletsel olgunluk, tek veya iki taraflı(aşırı) enine maksiller
hipoplazi, anterior çapraşıklık ve gülümserken karanlık bukkal
koridorlardır. Ayrıca, SARME endikasyonları, ortodontik maksiller
genişlemenin başarısız olduğu ve sütürlerin direncinin üstesinden gelinmesi
gereken herhangi bir durumu içerir. Tedavi, ortodonti ve cerrahi
prosedürlerin bir kombinasyonudur. Prosedür ayrıca maksiller apikal tabanın ve
palatal kubbenin önemli ölçüde genişlemesine neden olarak, doğru yutma için dil
için alan sağlar ve böylece nüksetmeyi önler(Koudstaal,
Poort et al. 2005).
Cerrahi destek operasyonunda amaç maksiller
ekspansiyonda anatomik direnç alanlarını
gevşetmektir(nazal butress bölgesi, zigomatik butress bölgesi, sfenoidin
processus pterygoideusu ile maksilla arasındaki sütur). Çoğu yöntem,
zigomatikomaksiller süturu ana direnç bölgesi olarak kabul eder ve piriform
kenardan maksillopterygoid süturdan zigomatik butress yoluyla bir kortikotomi
gerçekleştirilir. Kesinin kortikal seviyede kalması yeterlidir (Koudstaal,
Poort et al. 2005).
SARME, çok az ciddi komplikasyon riski olan
bir prosedür olarak kabul edilir, ancak literatürde yaşamı tehdit eden
epistaksisten serebrovasküler bir kazaya, geri dönüşümlü okülomotor sinir
paralizinden kafatası tabanı kırığına ve orbital kompartman sendromuna kadar
çeşitli komplikasyonlardan bahsedilmektedir(Koudstaal, Poort
et al. 2005). Daha az ciddi bildirilen komplikasyonlar
postoperatif kanama, ağrı, sinüzit, damak dokusu tahrişi, asimetrik genişleme,
nazal septum deviasyonu, periodontal problemler ve relapstır (Mehra,
Cottrell et al. 1999).
4.RME nin Çevre Dokular Üzerindeki Etkileri
İskeletsel ve dental değişiklikler:
Midpalatal sütür, iki palatal kemik parçasının
birleşim yerinde bulunan önemli bir anatomik landmarktır. Sütürün kademeli
ossifikasyonu, onu fizyolojik sınırlar içinde genişletmek için yeterli süre
verir ve bu da uyumlu bir üst ve alt çene ilişkisine ulaşılmasına izin verir.
RME, 15 - 50 Newton aralığında bir kuvvet oluşturarak orta-palatal süturu
güvenli bir şekilde ayırır, böylece ark çevresini, arka ark genişliğini ve
palatal morfolojideki değişikliği arttırır(Lagravere,
Major et al. 2005). Daha geniş bir perspektiften bakıldığında,
RME'nin sonuçları doğrudan ve dolaylı etkiler olarak kategorize edilebilir. Ana
direkt iskelet değişikliği, en fazla anterior sütür bölgesinde ve en az
posterior sutural bölgede maksimum açılma ile 1.15 mm ila 3.01 mm aralığında
orta palatal sütürün açılmasını içerir(Lione,
Ballanti et al. 2008).
Çalışmalar, genişlemenin aktif fazında ,
palatal yüzey alanında artışla birlikte sütür yoğunluğunda bir azalma olduğunu
göstermiştir(Franchi,
Baccetti et al. 2010). 6 aylık retansiyon sonrası tarama, sütürün
yeniden organize edildiğini gösterdi ve yoğunluktaki gelişme, genleşme öncesi
seviyeye göreceli olarak daha yakındır. Retansiyondan sonra orta palatal
sütürün tamamen yeniden kemikleşmesi için geçen toplam süre genellikle 8-9 aydı
(da Silva
Filho, Lara et al. 2007). Diğer doğrudan etkiler maksiller alveolar
genişlikte ve maksiller taban genişliğinde artışı içerir(Ghoneima,
Abdel-Fattah et al. 2010).
Dişler üzerindeki doğrudan etki, maksiller
orta hat diastemanın oluşumunu içerir. Maksiller santral kesici dişler
arasındaki orta hat diastemasının kapanması, kronun mesiyal devrilme ve
transpalatal lifler sayesinde meydana gelir.
Posteriorda,
enine diş değişiklikleri çoğunlukla molar dişlerin kronlarında ve ardından
molar dişlerin kök uçlarında meydana geldi. Gözlemler, genişleme işlemi
sırasında bukkal devrilme (tipping) nedeniyle maksiller premolar ve kanin bölge
genişliklerinde eşzamanlı artış olduğunu, ancak tippingin molar bölge ile
karşılaştırıldığında daha az olduğunu göstermektedir(Phatouros and
Goonewardene 2008, Roy and Walia 2021). Dolaylı etkiler arasında, mandibular birinci
inter-molar genişlik ve mandibular inter-kanin genişliğinde önemli artış
bulunmaktadır. Bunun dilin ağız tabanında konumlanması ile molarların bukkale
tippingi ve dekompenzasyon ile açıklanmıştır. Aktif genişleme ve retansiyon
fazı arasında önemli artış gösteren diğer parametreler bi-condylar genişlik ve
bi-maksillo-mandibular genişliktir(Roy and Walia
2021).
Maksiller
yarıların ayrılması, nazal kavite ile ilişkili olarak önemli miktarda genişleme
ile paralel bir şekilde bulunmuştur(Ballanti,
Lione et al. 2010).
Cranio-maksiller süturlar üzerindeki etkiler:
Kraniyal
ve sirkummaksiller sütürler, üst çenenin kafatası kemikleri ile artikülasyon
yaptığı yerlerdir. Bu sütürler birleşmeye yardımcı olur, çeşitli kuvvetlere
karşı amortisör görevi görür, kemikler arası hareketlerin görece serbestliğine
izin verir ve büyüme yerleri olarak işlev görür (Wagemans, van
de Velde et al. 1988, Persson 1995). Süturların genişleme yerinden uzakta
olmasına rağmen, aktif maksiller genişleme aşamasında önemli değişiklikler
gözlenmiştir. Aşağıdaki sütürlerin
genişletmeden etkilendiği bildirilmiştir: zygomaticofrontal,
zygomati-comaxillary, frontomakillary, zygomaticotemporal, nasomaxillary,
frontonasal ve internasal(Bazargani,
Feldmann et al. 2013). Doğrudan maksillaya (zygomaticomaxillary ve
frontomaxillary) eklemlenen sütürlerde ortalama sütür açma miktarı genellikle
daha yüksekti, maksilladan uzaktaki sütürler daha düşük derecede
disartikülasyon gösterdi(Bazargani,
Feldmann et al. 2013).
Ek
olarak, bir çalışma RME tedavisinden sonra sfeno-oksipital sinkondrozda küçük
bir açılma olduğunu göstermiştir(Leonardi,
Cutrera et al. 2010).
Yumuşak dokular üzerindeki etkiler:
RME
işlemi ile maksillanın ve maksiller kesicilerin anterior yönde hareket ettiği,
burun ucu ve yumuşak doku A noktasının da sert dokuyu takip ettiği
bildirilmiştir. Diğer gözlem, yumuşak doku nazionunun, burun köprüsünün,
yumuşak doku subnazalinin ve yumuşak dokunun infra-orbital sınırlar üzerinde
hafif anterior konumlanmasını ve üst ve alt dudakların kalınlığının azalmasını
içerir. Nazo-labial açıda azalma ve üst dudak uzunluğunda azalma da kaydedildi(Kim, Adams et
al. 2012).
Yapılan başka çalışmalarda RME'nin
nazomaksiller yumuşak doku kompleksi üzerindeki etkilerini araştırdılar ve
nazal taban genişliğinde ve burun ucu yer değiştirme açısında önemli artış
olduğu sonucuna varıldı. Bu verilerle birlikte burun dorsum yüksekliği, burun
ucu çıkıntısı ve filtrum genişliğindeki artış görece önemsiz kaydedilmiştir (Altorkat,
Khambay et al. 2016).
Periodontal etkiler:
RME apareyinin ürettiği kuvvetler, ankraj
alınan dişlerin eksfoliasyonuna ve periodontal ligamanın hiyalinize olmasına
neden olabilir(Digregorio,
Fastuca et al. 2019). RME apareyi maksiller daimi birinci molara
sabitlendiğinde bukkal kemik kalınlığını azalttığı bulunmuştur ve aynı şey
maksiller süt birinci molar ile yapıldığında bu değer daha düşüktü. Bununla
birlikte, genişleme sonrası aşamada, lingual kemik plakasının kalınlığı
artmıştır. Yapılan bazı çalışmalarda ankraj alınan dişlerden bukkal alveol
kemiği ince olanlarda genişletme sonrasında dehisens riski de artmıştır(Garib,
Henriques et al. 2006). Yapılan başka bir çalışmada aşırı genişletme
sonrasında alınan CBCT görüntülerinde posteriorda ankraj alınan dişlerde bukkal
alveol kemiğin apikale migrasyonu gözlenmiştir(Rosa, Lucchi
et al. 2016).
Hava yoluna etkileri:
Sert damak, nazal ve nazofarengeal alandaki
anatomik yapılara çok yakındır ve ortopedik genişlemeye bağlı küçük değişiklik
beklenir. Mid-palatal sütürdeki disartikülasyonun burun boşluğunu anatomik ve
fizyolojik olarak etkilediği çalışmalarla desteklenmiştir(Warren,
Hershey et al. 1987, McDonald 1995).
Bazı çalışmalarda genişletme prosedürüne bağlı
olarak nazal kavitenin eksternal duvarlarının lateral yönde ayrılması ile nazal
genişlikte artış, damak kubbesinin alçalması ve nazal septum düzleşmesi meydana
gelmektedir. Bu değişiklerin ağız solunumu yapan bireylerde solunum için nazal
pasajların kullanılmasına ve burun solunumuna geçilmesine imkan verdiğini
söylenmektedir(Hershey,
Stewart et al. 1976).
Yine yapılan çalışmalarda maksiller yeniden
konumlandırmanın nazal valfi açtığını ve böylece nazal direnci azalttığını öne
sürmektedir. Burun deliklerinin postoperatif olarak dar yarıklardan daha oval
formlara dönüştüğü gözlemlenmiştir. Genişlemenin de benzer bir etkiyle alar
genişliğini ve nazal valf boyutunu artırarak hava yolu açıklığını iyileştirdiği
bulunmuştur. Nazal hava yolundaki değişiklikler her yerde eşit değildir
anterior bölgedeki açılma miktarının fazlalığı ile orantılı olarak nazal
kavitenin ön bölgeleri daha çok etkilenmektedir(Wertz 1970,
Warren, Hershey et al. 1987).
Diğer etkiler arasında toplam hava yolu
hacminde artış, apne ve hipopne indeksinde ve oksijen konsantrasyonunda
iyileşme bulunur. Maksiller sinüslerin yeniden şekillendirilmesi veya
nazo-maksiller kompleksin lateral yapılarının yeniden konumlandırılması
nedeniyle maksiller sinüs hacminde hafif azalma da fark edilmiştir(Darsey,
English et al. 2012, Almuzian, Ju et al. 2018). Güncel bir çalışmada ise, RME'nin tedaviden
hemen sonra nazal bölgede bazı önemli değişiklikler oluşturmasına rağmen, uzun
vadede bu kazancın, tedavi edilmeyen kontrol hastalarında gözlemlenenle klinik
olarak benzer olduğunu gösterilmiştir(Truong, Jeon
et al. 2021).
5.
STABİLİTE VE RELAPS
Birçok ortodontik tedavide olduğu gibi
maksiller ekspansiyonda da nüks meydana gelme olasılığı oldukça yüksektir ve
tedavi sonunda retansiyon süreci gerekmektedir.
Nüks eğilimin nedenleri literatürde kraniyofasiyal
kompleksin eklemleri arasında biriken yüksek gerilim, damak mukozasında
üretilen gerginlik, maksiler genişlemenin bir sonucu olarak oluşan bukkal ve
lingual basınçlar arasındaki dengesizlik olarak belirtilmiştir (Bell 1982,
Küçükkeleş and Ceylanoğlu 2003).
Yetersiz retansiyon periyodu iskeletsel
relapsla sonuçlanacağından, hızlı genişletilmiş maksiller suturların yeniden
organizasyonu ve stabilizasyonu için literatürde genel olarak önerilen tedavi,
sabit apareyi en az 3 ay tutmayı ve ardından hareketli bir tutucuya
geçilmesidir (Ekström,
Henrikson et al. 1977, Proffit, Fields et al. 2018). Ancak buna rağmen periodontal ve palatal
dokuların gerilimi ve lateral bölgedeki kas hareketleri, retansiyon kesildikten
sonra genişlemiş posterior dişlerin tedavi öncesi pozisyonlarına dönmesine
neden olabilecek önemli faktörler olarak kabul edilir (Bell 1982,
Küçükkeleş and Ceylanoğlu 2003).
Uzun retansiyon süreleri bile, maksiller
genişlemeyi takiben bir miktar dişsel nüksetmeyi önlemede minimum etkiye
sahiptir. Bu istenmeyen etkinin maksiller ark genişliğinin yaklaşık 2 ila 3 mm
fazla genişlemesi, genişletme protokolüne dahil edilmesiyle çözülebileceği
bildirilmiştir(Bell 1982).
Retansiyonu etkileyen faktörler; hastanın
yaşı, ekspansiyonun hızı, apareyin dizaynı, pekiştirme periyodunun uzunluğu,
maksiller darlığın şiddeti, midpalatal sutur ve çevre yapılar, yumuşak dokular
olarak sıralanabilir(Zimring and
Isaacson 1965, Proffit, Fields et al. 2018).
Bazı araştırmacılar hızlı üst çene
genişletmesi sonrasında oluşacak relaps miktarının uygulanacak pekiştirme
yöntemiyle ilişkisini incelemiş ve bulunan sonuçlar şu şekildedir: Sabit
pekiştirme apareyleri ile %10-23 relaps, hareketli apareylerle pekiştirme
yapıldığında %22-25 relaps ve pekiştirme yapılmadığında %45 relaps bulunmuştur (Hicks 1978).
6. SONUÇLAR
Hızlı maksiller genişletme, iskelet, diş ve
hava yolu düzeyinde birden fazla sorunu çözme becerisine sahip standart bir
prosedürdür. Ön bölgede daha fazla ayrılma ile midpalatal sütürü ayırarak
palatal yüzey alanını arttırır. Ayrılma nedeniyle, iskelet genişlemesi için bir
işaret olarak düşünülebilecek orta hat diasteması gözlenir. Sirkummaksiller
sütürlerin genişliğinde de artış kaydedildi. Gözlenen diğer önemli
değişiklikler, burun tabanı genişliğinde, burun ve toplam hava hacminde artış,
oksijen konsantrasyonunda iyileşme ve bukkal kemik kalınlığında azalma
olmuştur. Genel olarak, ortodonti pratiğine hızlı maksiller genişlemenin dahil
edilmesi, etkinlik ve tedavi sonucu açısından oldukça faydalıdır.
[1]Karadeniz
Teknik Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Ortodonti Bölümü, Trabzon,
Türkiye, buketpalamutlu@gmail.com.ORCID ID: 0000-0003-0262-6368