Ulusal Çay Kongresi , Rize, Turkey, 21 - 23 May 2024, pp.102
Anavatanı Uzak Doğu olsa da farklı milletlerle etkileşimler sonucunda çay, Türklerin millî bir içeceği haline gelmiştir. Öyle ki Türkiye, dünyada kişi başına en çok çayın tüketildiği ülkedir. Anadolu’da çay yetiştiriciliğinin başlangıcına dair farklı bilgiler sözkonusudur. Bazı kaynaklara göre, çay ekimine Çin veya Japonya’dan getirtilen çay tohumları/fidanları ile 1870’li yıllarda Bursa ve Selânik civarında başlanmışsa da bu ilk denemeler başarılı olamamıştır. Öte yandan, 1879 yılına ait Trabzon Vilayeti Salnamesinden Lazistan sancağına bağlı Hopa nahiyesinde 20 bin ton, Arhavi nahiyesinde 5 bin ton çay üretildiği anlaşılmaktadır. 16 Şubat 1924 tarihinde yayınlanan “Rize vilayeti ile Borçka kazasında Fındık, Portakal, Mandalina, Limon ve Çay yetiştirilmesi” başlıklı, 407 sayılı kanun ile resmî olarak çay ekimi başlamıştır. Ancak, Türklerin çayla tanışmasının tarihinin Anadolu’ya gelmeden çok daha önce Orta Asya’ya kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Asya Hunlarının Çin İmparatorluğu’na yaptığı akınlar ve vergi olarak temin ettiği tarım ürünleri arasında çayın yer almış olması muhtemeldir. Zîra, 1. yüzyılın başlarından kalan bronz bir kabın içerisinde çay kalıntılarına rastlanmıştır. Moğol istilası ile gerek yurtlarından gerekse de çaydan uzaklaşan Türklerin çayla tekrar karşılaşması Osmanlı zamanına rastlar. Bir rivayete göre, 1856 yılındaki Kırım Harbi nedeniyle İstanbul’a gelen Avrupalılar beraberlerinde çay kültürünü de getirmişler ve elçiliklerdeki çay partileri meşhur olmuştur. Çayın, Rusların hayatında da önemli bir yeri vardır. Ülkemizin Doğu bölgesinde daha çok tatbik edilen kıtlama şeker kullanımı ve çaya limon ekleme adetleri Ruslara izafe edilir. Öte yandan Evliya Çelebi (d. 1611, ö. 1682), İstanbul ve Bitlis’te bazı konaklarda ve devlet dairelerinde çayın ikram edildiğini anlatırTürklerin çayla bu kadar haşır neşir olmalarına diğer bir neden Türkistan’da yaşamış Hoca Ahmet Yesevi’nin çay için yaptığı dua ve kendisini sevenlere içilmesini ve faydalanılmasını tavsiye etmesidir. Çaya dair en kapsamlı ve bilinen en eski eser Çankırılı Şeyhülislam Damad-zâde Ebu’l Hayr Ahmed Efendi’nin 1731 tarihli Yusufî’nin Risâle-i Çay adlı Farsça eserinden tercümesidir. Bu bildiri ile yakın dönem Türkiye tarihindeki çay temalı edebi eserlere ve akademik çalışmalara dair genel bir derleme yapılması ve Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan çay literatürüne katkıda bulunulması amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çay Edebiyatı, Çay Kültürü, Çay Risalesi, Tarihçe