Boy Kısalığı Olan Sendromik Hastaların Genetik Etiyolojilerinin Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyim


Adanur Sağlam K., Türkyılmaz A., Cimbek E. A., Bekfilavioğlu S., Yıldız Boyraz A., Çebi A. H., ...Daha Fazla

15. Uluslararası Katılımlı Ulusal Tıbbi Genetik Kongresi, Muğla, Türkiye, 9 - 13 Kasım 2022, ss.188

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Muğla
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.188
  • Karadeniz Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş: Boy varyasyonunun %80' den fazlasının genetik faktörlerle ilişkili olduğu tahmin edilmektedir ve boy kısalığı en sık doktora başvuru sebeplerindendir. Boyun, yaşa ve cinsiyete göre toplum ortalamasının 2 standart deviasyon (SD) altında olmasına patolojik boy kısalığı denilmektedir. Patolojik boy kısalığına; sistemik hastalıkların veya tedavilerin sekonder etkisi, endokrin sebepler, büyüme üzerine primer etkisi olan genetik hastalıklar ve iskelet displazileri sebep olabilir. Prenatal başlangıç ile karakterize 1334'ten fazla genetik sendromda boy kısalığı bildirilmiştir ve sendromik boy kısalığı genellikle monogenik bozukluklarla ilişkilidir. Bu çalışmada moleküler testler ve klinik bulgular ile sendrom tanısı almış ve boy kısalığı bulgusu olan olguların klinik ve genetik bulgularının sunulması amaçlanmıştır.

Yöntem: Çalışmaya sendromik bulgular sebebiyle araştırılan ve boy kısalığı bulgusu olan 33 farklı aileden 36 olgu dahil edilmiştir. Olgulara tanı koymak için klinik değerlendirme, fizik muayene ve moleküler genetik testler kullanılmıştır. Klinik değerlendirme ve fizik muayene sonrası olguların ön tanılarına göre moleküler analiz yöntemleri seçilmiş ve ilk olarak periferik kan örneğinden DNA izolasyonu yapılmıştır. Moleküler analiz yöntemi olarak; kromozomal mikroarray, metilasyon analizi veya yeni nesil dizileme yöntemi kullanılmıştır. Olgular ve ebeveynleri segregasyon analizi ile değerlendirilmiştir.

Bulgular: Genetik analize alınan 36 olgunun 16’si (% 44,45) kız ve 20’si (% 55,55) erkekti. Olguların yaş ortalaması 7.62±5.1 yıldı. Kız olguların boy ortalaması -3.93±1,61 SDS ve erkek olguların boy ortalaması -2,62±1,16 SDS’dir. Olguların 29’u (%80,56) tek gen hastalığı (ACAN, ADNP, ANKRD11, BLM, BPTF, CUL7, DYNC2H1, ENPP1, ERCC2, EYA1, FGD1, GNPAT, HESX1, NIPBL, NOTCH2, OBSL1, PAPSS2, PTPN11, SRCAP, STAT5B, TRIM37, TRPV4, USB1), 4’ü(%11,11) mikrodelesyon sendromu (7q11.23, 15q11.2, 22q11.2 delesyonu), 2’si(%5.55) imprinting bozukluğu (RusselSilver sendromu) ve 1’i(%2.78) de (Hallerman-Streiff sendromu) ilişkilendirilmiş genetik sebep olmadığı için klinik olarak tanı almıştır. Olguların 15’i otozomal resesif, 17’si otozomal dominant, 2’si non-mendelyen kalıtım, 1’i X’e bağlı resesif kalıtım gösteren genetik değişikliklere sahipti. Ayrıca 1 olgu da kalıtılan bir fenotip değil, sporadik vakaydı. Otozomal resesif kalıtım gösteren 15 olgunun 13’ünde ebeveynler arasında akrabalık vardı.

Tartışma-Sonuç: Boy kısalığı olan 114 Çinli çocukta yapılan kohortta olguların 41’ine (%36) yeni nesil dizileme (NGS) ve kromozomal mikroarray (CMA) ile tanı konulmuş ve bunların 38’i (%33.3) NGS ile, geri kalanı 3’ü de CMA ile tanı almıştı. Bu durum, yeni nesil dizileme yönteminin boy kısalığı bulgusu olan olgularda tanı koyma başarısını göstermektedir. Literatüre benzer şekilde bizim çalışmamızda da olguların çoğunluğu yeni nesil dizileme yöntemiyle tanı almış tek gen hastalıklarıydı. Çocuklarda boy kısalığı etiyolojilerinin araştırılması, klinik genetikçiler ve pediatrik endokrinologların multidisipliner ekip yaklaşımıyla olmalıdır. Gereksiz tetkiklerin önlenmesi, doğru tedavi yaklaşımlarının seçilmesi, eşlik edebilecek komorbiditeleri belirleyebilmek ve etkin genetik danışmanlık için boy kısalığı olan sendromik hastaların moleküler etiyolojilerinin saptanması önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Sendromik Boy Kısalığı, Tek Gen Hastalığı, Yeni Nesil Dizileme