Turkish Studies, cilt.8, sa.4, ss.417-426, 2013 (Hakemli Dergi)
Sezai Karakoç’un Hızırla Kırk Saatadlı eserindeki ses, mermer putları nasıl devireceğini Hz. İbrahim’den öğrendiğini, buna karşılık, nesnesi olmayan putları, örneğin sözlerle, yani zihinlerde inşa edilen putları nasıl devireceğini bilmediğini, bunu kimsenin öğretmediğini söyler. Sözlerle inşa edilen putların nasıl kırılacağını bilmediğini söyleyen ses, pornografi hakkında yazan tipik bir 20.yüzyıl düşünürü sesidir.İmaj çağının imaj bombardımanı altında zihni bulanan bu düşünürler, genel olarak, Bizans tarihindeki put kırıcıların tavrını benimsemişlerdir. Günümüz felsefe ve edebiyatının günlük yaşam üzerinde belirleyici olan pornografik örüntülere bakışında, bir tür çaresizlik, umutsuzluk görülmektedir. Günümüz felsefeci ve edebiyatçılarının, içinde yaşadıklara çağa ilişkin umutsuzlukları, söz konusu gelecek olunca volontarizmin, yani insan iradesinin belirleyiciliğinin ön kabulüne, buna karşılık, söz konusu geçmiş olunca determinizmin, yani tarihsel zorunlulukların belirleyiciliğinin ön kabulüne dayanır. Oysa, geleceğe ilişkin değerlendirmelerimizde de tarihsel zorunlulukları göz önünde bulundurmamız gerekir. Bunu yaptığımızda, yaşamımızı işgal eden pornografinin, tarihsel zorunluluklar sebebiyle, bugünkü gücünü yitireceğini öngörebiliriz. İmaj günden güne zihinler üzerindeki etkisini kaybetmektedir. Nitekim binlercesinin biraradalığı hâlinde, artık hiçbir imge,bakışı kışkırtma ve doyurma başarısı gösteremez. Bu bakımdan ikonakırıcılık, dünyayı bir günde değiştirme umudu taşıyan safdil bir devrimcilik anlayışından farklı değildir. Dolayısıyla, boşluk yaratacağı yerde bakışı doyurması, imgenin kendini yerinden etmesi sürecinin bir aşaması olarak görülmelidir.
The voice in Sezai Karakoç’s Hızırla Kırk Saatsays that he learned how to break the idols made of rocks from Abraham, but he doesn’t know how to destroy the idols made of words. This voice constitutes a typical 20th century philosopher concernedwith pornography. Those
philosophers who live in the age of images, and whose minds are blurred by the excessive bombardment of images, generally act as if they were iconaclasts in the age of Byzantium. Philosophers and literary writers of our age are hopeless because of the pornographic patterns which determine our lives. This hopelessness is driven by volontarism when they speak about the future, and/but by determinism when they speak about the past. But we should take the historical necessities into account when what’s at stake is a consideration of the future. Thence we can foresee that pornography will lose its effect on our lives because of the historical necessities. As a result of the coexistence of thousands of images, no image can sufficiently satisfy or provoke the eye. That’s why iconaclasts are not different from romantic revolutionists who hopefully dream that they can change the world in a moment. Consequently we can say that satisfying the eye is a stage within the process of images’ losing their effect on out minds.