10. TÜRKİYE EKMUD BİLİMSEL KONGRESİ - 25-29 MAYIS 2022, Antalya, Türkiye, 25 - 29 Mayıs 2022, ss.59
Giriş: Candida spp., dünya genelinde invaziv fungal enfeksiyonların en
yaygın nedeniyken, son yıllarda Candida dışında görülen mayalar (CDGM)
artan oranda bildirilmekte ve salgınlara neden olmaktadır. CDGM’nin
antifungal duyarlılık paternleri hakkındaki veriler ve duyarlılık breakpoint
değerlerinin olmaması nedeniyle tedavi yönetiminde güçlük yaşanmaktadır.
Bu çalışmada CDGM’nin neden olduğu fungemilerdeki klinik özellikler,
izolatların antifungal minimum inhibitör konsantrasyon (MİK) değerleri ve
antifungal tedavilerin etkinliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Çalışmada 01.01.2013-01.01.2022 tarihleri arasında
CDGM’nin neden olduğu fungemiler retrospektif olarak incelendi. Klinik
olarak ateş ve/veya sistemik enflamatuvar yanıt sendromu veya sepsis
gibi enfeksiyon belirtileri olan hastalarda bir veya daha fazla pozitif kan
kültüründe CDGM’nin üremesi fungemi olarak tanımlandı. Hastalara ait
demografik, klinik ve laboratuvar özellikler; hasta dosyaları, enfeksiyon
kontrol komite verileri ve konsültasyon formlarından elde edildi. Verilerin
istatistiksel analizinde SPSS 23 programı kullanıldı, istatistiksel anlamlılık
değeri p<0,05 kabul edildi.
Bulgular: Fungemi epizodları (n=637) içinde 31 (%2) CDGM saptandı.
Hastaların 15’i (%46) erkekti. Yaş ortalaması 44,6±23’tü. Fungemi gelişme
medyan süresi 16 gün, fungemi başlangıcından ölüme kadar geçen
medyan süre 6 gündü. En sık izole edilen Trichosporon asahii’ydi (Şekil 1).
Sekiz hastada kan kültüründe CDGM ve Candida spp. üredi. CDGM kan ve
kan dışı odaklardan da izole edildi. Bunlar sırasıyla santral kateter (n=7),
BOS (n=3), idrar (n=5), alt solunum yolu izolatı (n=3) ve periton sıvısıydı
(n=1). Hastaların 15’i (%48) yoğun bakım ünitesinde, diğerleri dahili
ve cerrahi kliniklerde izlendi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri
Tablo 1’de verilmiştir. On yedi (%54) hastada malignite (hematolojik veya solid organ tümörü) vardı. Test edilen suşlar için antifungal MİK
değerleri Tablo 2’de verilmiştir. On altı hasta mortal seyretti. Bunların
3’ü kan kültüründe maya bildirilmesinden önce öldü. Mortal seyreden
hastaların 11’i ampirik olarak antifungal [lipozomal amfoterisin-B (n=6),
kaspofungin (n=4), vorikonazol (n=1)] almaktaydı. Kan kültüründe maya
üremesi bildirildiğinde antifungal almayan 3 hastaya vorikonazol başlandı.
Ampirik olarak lipozomal amfoterisin-B alan 4 hastada Saprochaete clavata
üremesi üzerine tedaviye vorikonazol eklendi. Ampirik olarak vorikonazol
alan bir hastada T. asahii üremesi üzerine tedaviye lipozomal amfoterisin-B
eklendi. Ampirik olarak kaspofungin alan iki hasta CDGM tip tayininden
önce eksitus oldu, diğerlerinde tedavi lipozomal amfoterisin-B şeklinde
revize edilmesine rağmen eksitus oldu.
Sonuç: Mantar enfeksiyonu için predispozan faktörleri olanlarda ampirik
tedavide CDGM akılda bulundurulmalıdır. Kılavuz, CDGM tedavisinde belirli
antifungal tedavileri önermekle birlikte, birçok nadir maya enfeksiyonunun
yönetimi, üzerinde düşünülmüş ve bireyselleştirilmiş yaklaşımlar gerektirir.
CDGM’nin erken tanısına ve antifungal duyarlılık paternlerine yönelik ileri
çalışmalar, bu mayaların tedavisinde klinisyenlere yol gösterecektir.