3. Uluslararası Avrasya Türk Sanatları Kongresi, İstanbul, Türkiye, 07 Kasım 2022, ss.46-47
Yapı sanatı numuneleri, Sanat Tarihi alan yazını bakımından, nitelik tanıtımını kapsayan “teksonomik”
çalışmalar ve disiplinler arası ödünç alınan kavramlarla anlamsal tanıtımı kapsayan “hermenötik”
çalışmalar olarak iki gurupta ele alınmaktadır. Yapı tanıtım ve katalog envanteri şeklindeki teksonomik
çalışmalar alanda oldukça fazla yer tutarken, mimariyi şekillendiren çeşitli etki alanlarından derlenen
kavramlar kullanılarak biçimin nasıl ve nedenselliğini açıklayan hermenötik yaklaşım alanı ile ilgili
çalışmalar sınırlıdır. Mimari oluşumun bütün evrelerinde ortaya konulan oylum ve elamanların nereden
geldiğini sorgulayan kaynak araştırmaları da hermenötik (anlam-yorum) yaklaşımının alt başlıklarından
birisidir. Geleneksel Türk-İslam mimarinin erken örneklerini de kapsayan Erzurum tarihi kent
yapılanması, gerek tipoloji ve gerekse medeniyet katmanları bakımından bu alanda incelenecek zengin
veriler içermektedir. Tepsi Minare, Ulu Camii, Üç Kümbetler gibi erken Türk dönemi örneklerinin
savunma kaygı işlevinin yanında Orta Asya kültünün “kut’lu dağ” imge göndermesine de vurgu yaptığı
anlaşılmaktadır. Saltuklu sultanlarının saraylarında değil de bu yapıların önünde törenler yapmaları, bu
pencereden bakılınca oldukça manidardır. Çifte Minareli Medrese’nin dört eyvan şeması, sonraları
İslami mezhep gruplarına atfedilse de Orta Asya kültüründe doğuyu temsil eden gün/gündüz/güneş,
batıyı temsil eden gece/karanlık/ay, kuzeyi temsil eden kara, güneyi temsil eden ak yönlerinin mandala
biçiminde somutlaştırılması ve bilinmeyen öte dünyalara açılan kapılar anlamında Şamanist mistizmine
gönderme olarak değerlendirilmektedir. İran coğrafyasındaki etkilerle kurumsallaşan medrese mimarisi,
her ne kadar devlet eliyle geliştirilse de Ahi Toman Baba, Pir Ali Baba, Habib Baba gibi hangâhların bu
yapı grubu ile atbaşı gitmesi hatta 13. ve 14. yüzyıllarda medreselerden daha etkin rol almaları, Orta
Asya sözlü kültürünün halk nezdinde bulduğu karşılık olarak yorumlanmaktadır. Emir Saltuk, Cimcime
Hatun, Hatuniye Kümbetleri, Orta Asya kurgan geleneğinin bir devamı olarak yeri, göğü ve yeraltı
dünya anlatısını karşılamaktadır. Çifte Minareli Medrese, Yakutiye Medresesi, ahşap tavanlı yapılar,
tandırevi çeşmeli kurunları başta olmak üzere mimaride kullanılan bezeme motifleri, “göçer-yerleşik
simbosis”i içinde yaşayan Pagan Türk inançları ile Orta Asya Budizmi gibi kaynaklardan İslami kaygılar
nedeniyle “seçmeci” bir anlayışla alınmıştır.
Bu bildiride hermenötik bir yaklaşımla Erzurum tarihi kent mimarisindeki yapılaşmanın; tipoloji, biçim,
mimari oylum, yapı elamanı ve bezeme bakımından Orta Asya ile bağlantıları irdelenmiştir. Mimarinin
farklı bilimsel alanların bakı penceresinden de yorumlanarak anlaşılırlığının artırılması ve alana daha
yüksek ilgi oluşturulması hedeflenmiştir.