Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, cilt.13, sa.3, ss.1422-1428, 2024 (Hakemli Dergi)
Tek ebeveynli aile yapısı, herhangi bir nedene
bağlı olarak yalnız kalan bir ebeveyn ve ebeveyne
bağlı çocuk/çocuklardan oluşan aile yapısı olarak
tanımlanmaktadır. Türkiye’de hane halkının %7,8’ini
tek ebeveynli aile yapısına sahip aileler
oluşturmaktadır. Oranı giderek artan tek ebeveyne
sahip çocuklar güven duygusunun yitirilmesine bağlı
güvensizlik, düşük benlik algısı, ihmal ve istismar,
davranış bozuklukları gibi birçok risk ile karşı karşıya
kalmaktadır. Çocuğun doğumundan itibaren keşfettiği
ağladığında ebeveynin yanında olması ve ilgilenmesi
sosyal öğrenme ile bilinçaltına atılmaktadır. Bu
süreçte çocuk bir problem ile karşılaştığında ve baş
edemediğinde ebeveyn desteğinin alınabilmesi
hafızasına yönelik psikolojik problemleri bedene
yansıtarak ebeveyn desteğini sağlamaya çalışmaktadır.
Psikolojik problemlerin bedene yansıtıldığı ve
görülme oranı yüksek olan semptom ise psikosomatik
ağrı olarak karşımıza çıkmaktadır. Psikosomatik ağrı,
genellikle anksiyete ile ortaya çıkan bir ağrı çeşididir.
Yapılan çalışmalarda anksiyete seviyesi yüksek olan
çocuklarda psikosomatik ağrı görülme olasılığının
arttığı belirtilmektedir. Çocuğun üzüntü, ebeveyne
duyulan öfke, güvensizliğe ve belirsizliğe bağlı
anksiyete gibi ifade edemeyeceği kadar yoğun bir
duygu yaşaması psikosomatik ağrıların görülmesine
neden olmaktadır. Pediatri hemşireleri, tek ebeveyne
sahip çocukların karşı karşıya kaldığı risklerin
belirlenmesi ve önlenmesinde öncül görevi
üstlenmektedir. Bu doğrultuda hemşire; risklerin
değerlendirilmesi, ağrı kontrolünde farmakolojik/
nonfarmakolojik yöntemlerin uygulanması büyüme ve
gelişme takibi, terapötik iletişim ve oyun,
multidisipliner yaklaşım ile ekonomik, hukuksal ve
toplumsal müdahalelerin yürütülmesinde aktif rol
almaktadır. Bu derlemenin amacı tek ebeveyne sahip
çocuk ve psikosomatik ağrı ilişkisini inceleyerek
çocuk hemşirelerinin rollerini açıklamaktır