Anadolu 18th Social Sciences Conference , Mardin, Türkiye, 19 - 21 Aralık 2025, ss.759-769, (Tam Metin Bildiri)
Rantiyer Devlet Teorisi (Rentier State Theory, RST), devletlerin dışsal ve üretimle doğrudan ilişkisi olmayan rant gelirlerine bağımlılığının siyasal ve ekonomik kurumsallaşmayı nasıl şekillendirdiğini açıklayan klasik bir yaklaşımdır. Teori, özellikle petrol üreten Ortadoğu devletlerinde rantın devlet–toplum ilişkilerini nasıl dönüştürdüğüne odaklanmıştır. Ancak küreselleşme sonrası dönemde uluslararası iş gücü hareketliliği ve bilgi ekonomisinin yükselişi, rantın yalnızca doğal kaynaklara dayalı bir olgu olmadığını; aksine insan sermayesi, diaspora ağları ve jeopolitik konumlanışlar üzerinden yeniden üretilebilen çok boyutlu bir süreç hâline geldiğini göstermektedir. Bu çalışma, Hindistan örneğini merkeze alarak diaspora kaynaklı gelir ve etki mekanizmalarının klasik RST’nin varsayımlarını aşan yeni bir rantiyer model ortaya çıkardığını ileri sürmektedir.
Hindistan, petrol veya doğal gaz gibi klasik rant kaynaklarına sahip olmamasına rağmen, dünyanın en büyük göçmen topluluklarından biri olan diaspora üzerinden istikrarlı ve devasa ölçekli bir dış gelir akışı elde etmektedir. Yıllık 100 milyar doları aşan işçi dövizleri, diaspora sermayesinin start-up ekosistemine entegrasyonu ve ABD, Birleşik Krallık ile Körfez ülkelerindeki Hintli profesyonellerin stratejik konumlanışı, Hindistan’ın dış kaynaklı ekonomik getirilerinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu gelirler yalnızca ekonomik bir kaynak değil, aynı zamanda siyasi etki kapasitesini belirleyen bir güç çarpanı niteliği taşımaktadır. Diaspora aktörleri; ticari yatırımlar, teknoloji transferi, siyasi lobi faaliyetleri ve dış politika yönlendirmeleri vasıtasıyla Hindistan özelinde devletin politika önceliklerini toplumsal taleplerden kısmen bağımsızlaştıran bir etki üretmektedir. Böylece diaspora, klasik RST’de petrol elitlerinin oynadığı role benzer şekilde, rantın üretim süreçlerini yönlendiren ve devletin tercihlerinde belirleyici konuma gelen yeni bir elit formuna dönüşmektedir.
Çalışma, bu çerçevede “Eleştirel Neo-Rantiyer Model (ENRM)” adlı yeni bir kavramsal yaklaşım önermektedir. Bu modele göre Hindistan; rantın kaynağının doğal kaynaklar değil küresel insan sermayesi, rantın üreticisinin ise devlet değil diaspora elitleri olduğu, yani rantın dağılımının içeriden ziyade dış aktörler tarafından şekillendirildiği ve devlet-toplum ilişkilerinin diaspora bağımlılığı nedeniyle asimetrik bir yapıya dönüştüğü özgün bir örnek sunmaktadır. Neo-rantiyer Hindistan modeli, klasik RST’nin öngördüğü otoriter yapıyı birebir üretmese de devlet ile diaspora arasındaki karşılıklı bağımlılık, karar alma süreçlerinde toplumsal taleplerin etkisini nispeten zayıflatan yeni bir politik ekonomi mimarisi ortaya çıkarmaktadır.
Sonuç olarak bu çalışma, RST’nin güncellenmesi gerektiğini, Hindistan örneğinin rantın doğasını küresel ölçekte yeniden değerlendirmek için güçlü bir laboratuvar sunduğunu ve diaspora merkezli rantın gelecekte ekonomi-politik alanında giderek daha fazla önem kazanacağını savunmaktadır. Böylece çalışma, hem RST literatürüne teorik bir katkı sunmakta hem de küresel Güney’de yükselen güçlerin dış gelir kaynaklarının niteliğini yeniden tanımlamaktadır.