Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Mühendisliği , Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2024
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Süleyman Borucu
Danışman: Uzay Karahalil
Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu
Özet:
Toprak oluşumu uzun sürerken, mevcut toprak yapısının bozulması ve verimli alanların insan etkisiyle hızla azalması, çevresel sürdürülebilirliği tehdit etmektedir. Ülkemizde orman tahribatı, toprak kaybını hızla artırmakta, bu da ormanların korunması ve bilimsel verilere dayalı planlanmasını zorunlu hale getirmektedir. Bu çalışmada, Akdeniz Bölgesi'nde toprak koruma sınıfına ayrılan Kızılçam meşcere kuruluşları analiz edilmiştir. Bu amaçla dört farklı yöntem kullanılarak "bitkisel örtü faktörü" (C) değerleri hesaplanmış, sonrasında RUSLE yardımıyla hesaplanan C faktörleri ve ayrıca C'den arındırılmış yani önlenen toprak kaybı değerleri ortaya konmuş, farklı meşcere bileşenleri arasındaki ilişkiler analiz edilmiş ve sonuçta farklı orman kuruluşlarının toprak koruma üzerindeki etkileri irdelenmiştir. Elde edilen sonuçlar incelendiğinde; VII. yaş sınıfının (120-140 yıl), en yüksek toprak koruma kapasitesine sahip olduğu, bu yaştan sonra önlenen toprak kaybı değerlerinde hızla düşüş gözlemlendiği, tam kapalı meşcerelerde VII. yaş sınıfında ve I. bonitetteki meşcerelerin, 1057 ton/ha/yıl ile en yüksek erozyon önleme miktarına ulaştığı, eğim arttıkça toprak kaybının da artma eğilimi gösterdiği, %50'nin üzerinde eğime sahip alanlardaki ormanların, önlenen toprak kaybı değerlerinin öne çıktığı tespit edilmiştir. Gelişme çağları dikkate alındığında; "d" çağında toprak kaybının 146 ton/ha/yıl olduğu, önlenen toprak kaybı değerinin ise 747 ton/ha/yıl'a kadar çıktığı, bonitet sınıfları irdelendiğinde ise; I. bonitet ve VII. yaş sınıfındaki meşcerelerin en yüksek önlenen toprak kaybı miktarına (1010 ton/ha/yıl) ulaştığı belirlenmiştir. Sonuç olarak; ortaya konan çıktıların, karar verme süreçlerinde önemli altlık sunarak, ormanların planlanmasında bilimsel temelli kararların alınmasına katkı sağlayacağı ve özellikle toprak koruma işletme sınıflarının ayrılmasında rehber olabileceği değerlendirilmiştir. Benzer çalışmaların farklı ağaç türleri ve bölgeleri de içine alacak şekilde yaygınlaştırılması önerilmektedir.